9 Haziran 2011 Perşembe

Mayın Eşeği


Teknolojinin henüz bu kadar gelişmediği, mayın tarayıcılarının olmadığı dönemlerde “Mayın Eşeği” adı verilen yöntemle aşılması gereken mayınlı arazide toprak taranır ve tehlike bertaraf edilirmiş. Güvenli yolu bulabilmek için mayın tarlasına çelimsiz, işe yaramayan bir eşek salınır, olacaklar izlenirmiş. Diğer teknik yöntemlerin olmaması ya da pahalıya çıkması halinde, yolu açacak şekilde araziye salınan bu eşek, güzergâhtaki mayınlara basarak patlatır ve amaca hizmet edermiş. Elbette bazı handikaplarda oluşmuyor değilmiş. Bunların ayakları insanlarınkinden küçük olduğu için mayına basma ihtimalleri daha azdır. Bazısı böyle pıt pıt yürüyüp gider bir halt da olmazmış. Peşinden gidenler de acı sonla baş başa kalırmış... Bu yöntem ülkemizde kaçakçılar tarafından hala kullanılan bir yöntemmiş.

Ancak gördük ki bu yöntem sadece kaçakçılar tarafından kullanılmıyor.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) özerk olduğu andan itibaren gerçekleşen tüm genel kurullarda bir şekilde bulundum. Kiminde gazeteci olarak, kiminde görevli olarak kiminde de gözlemci olarak. Doğal olarak öncesinde ve sonrasında yaşanılanları da çok iyi anımsıyorum. Eğer Haluk Ulusoy’un, Ayhan Bermek’e karşı kazandığı o sıra dışı genel kurulu tasnif dışı bırakırsak, bu defaki genel kurul diğerlerinden çok farklı ve renkli geçeceğe benziyor.

Bir kere öncelikle bu kez TFF Başkanlığı için yarış gölgede başladı. Mevcut Başkan Mahmut Özgener, Belçika maçını son şans olarak görüyordu. Galibiyette hemen ortaya çıkacaktı. Liglerin tescili ve kongre tarihi bile buna göre belirlendi. Ama sonuç ne İsa'ya ne de Musa'ya yaradı, beraberlik tüm projeleri ortada bıraktı.

Bu durumda B planı devreye girdi. Mahmut Özgener’in aday olmayacağını açıkladığı saatlerde Göksel Gümüşdağ aday olabileceğini konuşmaya başladı. Milli takımın kamp yaptığı otelde kulis üstüne kulis yaptı. Delegelerin peşinde koştu, bazı imalarda bulundu. Ancak TFF’ye yakın olanlar, futbol camiasının ve siyasetin içindekiler buna pek anlam veremedi. Hatta garipsedi. Çünkü Göksel Gümüşdağ aday olamazdı.

İsterseniz neden olamayacağını konuşalım. Adı perde arkasında ortaya çıkan bir isim Göksel Gümüşdağ. En büyük gerekçesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la arasındaki akrabalık ilişkisi. Kulislere göre ipleri Aziz Yıldırım'ın elinde. “Mahmut abi varsa ben yokum” diyerek, “İstemem yan cebime koy” tavrı sergiliyor. Kulislerdeki genel kanı: “Özgener bırakır. Göksel Gümüşdağ, Başbakanımızın direkt/endirekt katkısı olmazsa federasyon başkanı seçilemez” Hadi seçildi diyelim, “İşte AK Parti futbola da el attı! Oraya da kendi adamını yerleştirdi” eleştirilerinin önü açılmış olur. Başbakanımız durup dururken futbol ve oradan doğacak krizlerin baş adresi haline gelir. Ayrıca kimsenin hesaba katmadığı bir olay var. Bakın Başbakan'ın çalışma arkadaşlarına, bakanlarına ve bürokratlarına; Aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la akrabalık ilişkisi olan bir tek kişi yok. Yani bu anlamda Göksel Gümüşdağ'ın açıkçası pek şansı yok.

Kaldı ki Göksel Gümüşdağ, seçimler için İbrahim Akın'ı bile koz kullanıyor. Önce Beşiktaş’a, sonra Galatasaray'a mavi boncuk dağıttı. Görünen o ki böyle bir transfer de olamayacak. Sadece Fenerbahçe'ye güvenip, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor'la diğerlerini dışlayan tavır içine giren Gümüşdağ, zaten eksi puanı almış demektir.

Ayrıca ikinci adamı olduğu Kulüpler Birliği’nde, Beşiktaş ve Trabzon'dan ambargolu. Dernekte bile başarılı olamayan biri, koca bir bütçe ve TFF’yi nasıl yönetecek. Tabii burada Melih Gökçek faktörünü de hesaba katmak lazım. TFF Genel Kurulu’nda 302 üyeden 40-45'ine etkisi olduğu söylenen Gökçek’in, Mahmut Özgener, Aziz Yıldırım ve Gümüşdağ'la olan hesabı henüz kapanmadı.

Yani uzun lafın kısası Göksel Gümüşdağ olmayacak/olamayacak dedik ya yazıda, şu iddiada bulunsak yeridir; daha önce siyasi irade ile başkanlığı bırakmak zorunda kalan Haluk Ulusoy aday olsa seçilir, ama Göksel Gümüşdağ asla seçilemez.

Elbette Özgener ve çalışma arkadaşlarının C, D hatta E planları da hazır. Başından beri yazılarımda belirttiğim gibi Lutfi Arıboğan adaylık için bekliyor. Şimdi ise kulislerde yeni bir isim konuşulmaya başlandı: Mehmet Ali Aydınlar. Adı daha önce Fenerbahçe Başkanlığı için de geçen Aydınlar da Mahmut Özgener yönetimi içinde yer alan bir isim. En büyük hedeflerinden biri Fenerbahçe Başkanlığı. 

Şu ana kadar adaylığını deklare eden tek isim var o da Mehmet Atalay. O bile teknik direktörümden forma bekliyorum diyerek adaylığını resmileştirmiyor. Devlet memuru olması nedeniyle Başbakan’dan gelecek izni bekliyor

Lafın özü ilginç bir seçim olacak. Aday olanlar “aday değilim” diyor, adaylıkla ilgisi olmayanlar “adayım” diyor. Seçimlerle yakından uzaktan ilgisi olmayanlar aday gösteriliyor. Aday olmak isteyenler veto yiyor. Her şey Pazar günü yapılacak genel seçimlerden sonra netleşecek, tablo ortaya çıkacak.

prosentez@prosentez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder