23 Temmuz 2015 Perşembe

İkiyüzlülük tavan yapmış!

Susayım diyorum, konuşmayayım diyorum, ama dayanamıyorum!
Suruç'ta yaşanan terör saldırısının savunulacak bir tarafı yok. Terörün şekli, rengi, dini olmaz!
Terör, terördür!
Ancak gerçeklerin de hiç yazılmaması, çizilmemesi çok can sıkıcı…
Her fırsatta yazıyoruz “Hukuk herkese lazım” İşte terör de öyle; Herkese aynı.
Çoğunuz Suruç’taki patlamanın görüntülerini izlemişsinizdir. Patlama esnasında gurubun sloganı neydi?
“Arin’den Sibel’e yürüyoruz zafere…”


Arin kim? Sibel kim? Biliyor musunuz?
Arin Mirkan, Ekim 2014’de Kobani’de IŞID’a karşı canlı bomba eylemi yapan, PKK’nın YPJ kadın eylemcisi. Hani bildiğimiz terör örgütü olan bebekleri öldüren, öğrencileri otobüsle evine giderken yakan, diğerlerinin servis aracını bombalayan, sokakta asker olduğu için eşinin yanında öldürmekte beis duymayan, alışverişe giden insanları yakan, belki yüzlerce yerde mayınla, bombayla insan öldüren, bütün amacı Türkleri tarihten silmek olan, toplum yararına ne varsa çalmaya çalışan, kıran, döken, büyük şehirlerde kap-kaç, uyuşturucu mafya sektörlerini ve bulunduğu örgütü arkasına alarak icra eden terör örgütünün teröristi…
Sibel Bulut, kod adı Sarya Özgür/Eylem Deniz olan, 2 Aralık 2014’de Kobani’de IŞID’a karşı kendini patlatan, kendisinden geriye sadece saçları kalan Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) militanı…
Bir canlı bombayı överken, başka bir canlı bombanın kurbanı olmak son derece ironik.
Kendi canlı bombanı kahramanlaştıracaksın ve o esnada başka bir ideolojinin canlı bombasının kurbanı olacaksın. Cidden çok manidar ama tam anlamıyla su testisi su yolunda kırılmış!
Su testisi su yolunda kırılır deyince bir çok kişi tepki gösteriyor. Bu nedenle bu kelimeye açıklık getirmek istiyorum. Bu kelimeyi bu saldırıda ölenlerin ölümünden mutluluk duyduğum anlamında kullanmıyorum. Aksine yazımın başında belirttiğim gibi terörden her normal insan gibi iğreniyorum. Lakin; Bu saldırıda hayatını yitirenlerin önemli bir kısmı daha önce de birçok olaya karışmış, güvenlik güçleri ile çatışmış, yasa dışı faaliyetlerde bulunmuş ve çokta normal bir yaşam sürmeyen kişilerdi maalesef. Kanunlara riayet eden, yasa dışı faaliyetleri olmayan insanlara göre, başlarına bir bela gelmesi daha yüksek ihtimal olan kişiler yani. Tıpkı trafikte kurallara uymayanlar gibi. Tıpkı bir askerin, polisin, madencinin, itfaiyecinin  görevini yaptığı sırada yaşamını tehlikeye atarak yaşayacakları gibi…
Orada toplanan topluluk için veryansın edenler, ellerini başına alıp, evlat acısı yaşayan binlerce askerimizin annesi için de birazcık düşündüler mi acaba? Hiç sanmıyorum!
Neyi savunuyordu bu topluluk peki?
Biri yapınca fedai eylemi, diğeri yapınca terör... Tüm bunları söyleyince faşist, söylemeyince vicdanlı... "Ben yapınca direniş, başkası yapınca terör".
İkiyüzlülük tavan yapmış!
Nedir bu, benim teröristim iyidir, IŞID kötüdür saçmalığı? Zaten PKK, masum insanları öldürmemiş, bebekleri katletmemiş, hamile karısının yanında dahi can almamış muhteşem bir yapılanmadır!
Öldürülen Türk ise bağımsızlık hareketi, yok Kürt ise terör öyle mi? Ve biz de bunu mecburen kabulleneceğiz ha? İki taraf da aynı boksunuz işte.
Nankörün biri çıkmış Türkiye'yi işgalci ilan etmiş. Öküz oğlu öküz, senin Kürdistan dediğin yer bin küsür yıldır Türk toprağı. Öyle kahpelikle falan da değil kılıç hakkıyla alındı.
Kürt lügatinde T.C. (Türkiye Cumhuriyeti bile diyemiyorlar) işgalci olduğu için bir Kürt askerlere saldırırken ölebilirmiş, bu normalmiş! Her şeyi onların lugatına göre mi tanımlıyoruz? Onların lugatına göre mi normalleştiriveriyoruz insanların ölümlerini?
Eee o zaman IŞID’ın lugatına göre de "Ayn el Arab, Kürt işgali altındaki bir IŞID şehridir ve oraya yardıma gidenler işgalcilere yardıma gidiyor demektir" belki. Bu da onların lugatının normalidir! Olamaz mı?
Öte yandan T.C dediği de biziz ha! Yanlış anlaşılmasın! Yani, bildiğin sen-ben-askere giden herkes işte.
Yakında PKK’lıları T.C. ! olarak şehit ilan edersek de şaşırmam.