31 Ağustos 2012 Cuma

Türk Futbolu Fenerbahçe’nin esiri olmamalı


Az sonra okuyacaklarınız aslında sporseverlerin, futbolseverlerin ya da genel anlamıyla okuyucuların değil, futbol yöneticilerinin, medya müdürlerinin, yetkili kişilerin yani profesyonellerin dikkatine yazılmıştır. 

Bu yazınının içeriğinde ciddi hakaretler bulunmaktadır. Bu yazının muhataplarının normal şartlarda yüzünün kızarması, utanması gerekmektedir. Bu kişilerin külahlarını önüne koyup bir değil bin defa düşünmesi, olanı biteni idrak edip kendine çeki düzen vermesi gerekir. Ama hepimiz biliyoruz ki burası Türkiye ve olması gerekenler burada asla olmaz!

Benim de içinde bulunduğum, elle sayılacak kadar az birkaç spor yazarı, sessiz çoğunluğun haykıran çığlığı olarak çıktı ve her fırsatta belgeleriyle, ispatlarıyla “Türk Futbolu iyi yönetilemiyor” dedi.

Aslına bakarsanız sorun sadece Türk futbolunun iyi yönetilememesinde değil. Sorun yönetilemeyen Türk Futbolunun kimse tarafından görünmemesinde ya da gösterilmemesinde. Sorun var olan sorunların, hep ötelenmesinde.


Ayna görevi görmesi gereken medyamız işlevini çoktan yitirmiş durumda. Deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş vaziyette olan biteni yok saymakta. Ulusal Gazetelerimizin aciz müdürleri koltukları uğruna ve pek tabi ki ekmek paralarını kaybetmemek için tarafsızlıklarını çoktan şeytana satmış durumdalar.  Meslek onuru, gazeteci duruşu gibi tabirler lügatlerden çıkalı epeyce bir zaman oldu.

Elbette ki yaşadığımız bu kötü tablonun mimarı meslektaşlarım değil.  Medya bu iğrençliğin sadece piyonu ve taşeronu…  Kimimiz bilerek ve isteyerek, kimimiz ise olan bitenden bihaber bir amaca hizmet ediyoruz. Ve amaç sahipleri çoğunlukla amaçlarına ulaşıyorlar.

Sanırım Türk Futbolunun nasıl bir çöküşte olduğunu artık medyamız yansıtmasa da hepimiz görebiliyoruz. Takımlarımız Avrupa’da tel tel dökülüyor, Milli Takımımız son iki büyük turnuvaya katılamadığı gibi, hazırlık maçlarında oynadığı futbol da pek iç açıcı değil. Daha önceleri büyük başarılara imza attığımız milli takımlar alt yapılarında sıfır başarı ile ilerliyoruz. Yurtdışında yetişen Türk asıllı futbolcuları hep yaşadıkları ülkelere kaptırır duruma geldik. Ve en önemlisi içine bulaştırıldığımız şike pisliğinden hala kurtulamadık.

Türk Futbolunu üç zaman dilimine ayırabiliriz. Özerklik öncesi, özerklik sonrası ve 2008 sonrası.
Özerklik öncesini konuşmaya bile gerek yok. Nerede olduğumuz ve başarı-sızlıklarımız! Hepimiz tarafında biliniyor. Allah bir daha o günleri bize yaşatmasın!

Özerklik sonrası ise kendi içinde değerlendirilebilir. İlk yıllarda Şenes Erzik ile yeni bir yapılanma süreci. Alt yapılarda ve profesyonel kadrolaşmalarda başarılı yönetim. Ancak aşılmayan bir naklen yayın kaosu. Ardından gelen sürekli başkanların değiştiği sancılı bir süreç. Ve son olarak da Haluk Ulusoy yönetimi ile birlikte gelen istikrar ve gurur tabloları. Dünya 3.lüğü, Avrupa Şampiyonluğu, Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek ve yarı finaller… Keşke yine bu başarılarla göğsümüz kabarsa!

2008 gelen futbol darbesi ve istikrarın kesintiye uğraması… Siyasi destekli bir ismin ortalığı karıştırarak göreve gelmesi ve uzantılarının günümüze kadar futbolu yiyip bitirmesi.  Bu süreç ne zaman sona erecek sabırla bekliyoruz!

Hiçbir şey tesadüf değildir. Zira bu futbol darbesine de en büyük desteği Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe vermiştir.  Tıpkı şike sürecinde olduğu gibi bu darbe esnasında da bir dinleme ve araştırma yapılmış olsaydı olayın vahameti ortaya çıkabilirdi. Nitekim Türk Futbolunda nasıl çirkin ilişkilerin döndüğünü şike süreci ve yargı gözler önüne koymuştur.

Şike süreci esnasında Türk Futbolunun önüne gelen fırsat değerlendirilmiş olsa ve adaletin kılıcı keskinliğini korumuş olsaydı, bugün futbol geleceğine umutla bakıyor olacaktık.
Hiç kimse kızmasın, Fenerbahçe için Türk Futbolu kurban edildi.  Fenerbahçe zarar görmesin diye Türk Futbolunun zarar görmesine göz yumuldu.

Türk Futbolu Fenerbahçe’nin esiri olmuş durumda.  Bu esaret elbette uzun sürmeyecek. Uluslararası güçler (UEFA, FİFA) tıpkı Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin yaptığı gibi darbe yapacak ve duruma el koyacak. Türk Futbolu özgür kalacak ama o güne kadar esaret altında alınan zararların telafisi oldukça uzun sürecek.