26 Haziran 2012 Salı

Söylenmedik sözü bulmak


Bu kez spor yazmayacağım! Futbolun yakınından bile geçmeyeceğim. Bu kadar çirkinleşmiş bir ortamda nefesimi boşa harcamayacağım. Her ne kadar dostlarım şike yaz, TFF yaz, UEFA yaz, duyumlarını aktar dese de bu kez bunu dile getirmeyeceğim.

Zaten anlamı da yok ki! Uzun yazı okumayı sevmiyoruz. Kısa yazılandan da anlamıyoruz. Aslında okumayı hiç sevmiyoruz! Neden var ki bu yazılar? Yazılıyor da ne oluyor?

Ne zaman yazı yazmak için bilgisayarımın başına otursam, çok sevdiğim bir arkadaşımın epeyce bir zaman önce bana söylemiş olduğu o söz aklıma gelir: “Dünyada yazılmadık yazı, söylenmedik söz, çizilmedik resim, çekilmedik fotoğraf, bestelenmedik müzik kaldığını hiç sanmıyorum?”

Gerçekten de öyle midir? Hep bu soruyu düşünüyorum. Benim şu satırlarda vermeye çalıştığım mesajın, daha önce verilmemiş olma ihtimali ne kadar? Ya da az sonra söyleyeceğim sözler kaç kez bir başkası tarafından telaffuz edildi?

Victor Hugo,” Yalan zekâ işidir. Dürüstlük ise cesaret.  Eğer zekân yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.” demiş ya ben de öyle yapıyorum, dürüst oluyorum. Yazılarımda kalbimden ne geçiyorsa, aklıma ne geliyorsa onu döküyorum ekrana. Ama bu cesaret çoğu zaman başkalarını rahatsız ediyor. Birçok insan doğruyu değil, duymak istediğini okumak istiyor. Doğrular ağır geliyor onlara. Kabullenemiyorlar gerçekleri…
Her yazımı yazarken tek bir hedefim var o da “Söylenmedik sözü bulmak!” Henüz bulabildiğimi sanmıyorum.

Gazetelerde, dergilerde, internette, kısaca her mecrada yazı yazan yazarlar filozof edasıyla yazarlar yazılarını. Onların bildiklerini başkaları bilmezmişçesine kaleme alırlar. Bir tek onların yorumları değerlidir çoğu zaman. Dünya onların etrafında döner. En çok okunan da, kalemi en kuvvetli olan da onlardır o an. Hani Türk televizyonlarının klişeleşmiş bir lafı vardır ya “70 milyon bizi izliyor” diye, işte onlar da o edayla yazar yazılarını ve toplumun yazdıkları gibi yön değiştirmesini bekler.

Ama onlar da bulamamıştır aslında “Söylenmedik sözü”. Zaten buldukları an biterler. O arayış tüm hızıyla her yazıda devam eder.

İnsanların 140 karakterle hayatlarını anlattıkları bir dönemde “ Söylenmedik söz kalmış mıdır acaba?”