19 Mayıs 2012 Cumartesi

Fenerbahçe mi Azizbahçe mi?


Türk toplumu köy kökenlidir ve tarihi kısa olan burjuvazinin oluşmasının ardından insanlarımızın sınıf atlama çabalarında kullanılan yöntem politika olmuştur.

Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni dolduranların eğitim kalitesindeki düşüklüğün sebebi de sınıf atlamak için politikayı kullananların milletvekili olmasıdır. Bu yüzden el âlem marsa giderken biz hala İstanbul- İzmir yolunu zayiat vermeden tamamlayamıyoruz.

Karayollarında verdiğimiz zayiatlarına bir benzerini de geçtiğimiz süreç içinde futbolda verdik. TFF’nin özerkliğinin kaportası zaten çizilmişti ama sonunda yediği darbelerle kullanılamaz hale de geldi.
Futbolun ve TFF’nin bu hale gelmesinin tek bir nedeni var o da Aziz Yıldırım

Kendi çıkarları için Fenerbahçe’yi kullanan, Türkiye Futbol Federasyonu’nda politik manevralar çeviren Aziz Yıldırım, futbol camiasında olduğu kadar siyasete de ne kadar etkili olduğunu, tutuklu bulunduğu bu süreçte gösterdi.

Aziz Yıldırım mahkeme süresince ülkeyi yönetenlere, hukuk adamlarına, spor adamlarına demediğini bırakmadı. Hakarete varan kelimelerle suçlamalarda bulundu. Kimsenin gıkı çıkmadı.

Fenerbahçe Kulübü kendini uçuruma götüren, alnına kara leke sürdüren, ismine “Şikeci” damgası vurduran yöneticilerinden kurtulmak yerine, onları başta Aziz Yıldırım olmak üzere, baş tacı etti. Bunu anlamak gerçekten mümkün değil!

Aslında her şey büyük resmi görebilmekle mümkün. Bu güç tek başına kazanılmış bir güç değil. Planlı, programlı bir çalışma neticesinde elde edilmiş bir sistematik ve siyasi bir güç!  Ucu da elbette paraya dayanıyor. Sonuçları mı? Sonuçları kimsenin umurunda değil; Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra…

2008 yılının Şubat ayında Türkiye Futbol Federasyonu olağanüstü seçime gitti ve Haluk Ulusoy yönetimi tabiri caiz ise devrildi. Böylece yıllarca futbolun içine girmeye çalışan siyasiler bir anlamda emellerine ulaştılar. Spora siyaseti bulaştırmayı başardılar.

Peki, ama neden iktidar sahipleri bu mücadele içine girdi? Sebep sadece TFF’nin ve kulüplerin iştah kabartan bütçesi miydi? Yayın gelirleri ve sponsorlardan gelen para elbette önemli! Ama TFF’yi ele geçirmek isteyenler, uçan kuşa borcu olan ve TFF den gelecek kuruşa bile ihtiyacı olan kulüplerin kendi paylarından hiçbir şekilde başka bir yere zırnık bile koklatmayacağını bilmiyorlar mıydı?

Hiç şüphesiz merhum Hasan Doğan ve ekibinin seçilmesinde en büyük rol, futbolun gerçek sahiplerinden çok, siyasiler tarafından yönetilmekte olan belediyelerindir.

2008’den sonra başlayan stat yenileme projeleri acaba bu planın bir parçası olabilir mi? Maliyetleri 4, 4,5 milyar doları bulan bu statların maliyetlerinden kimler nemalanıyor? Kimler ne kadar komisyon alıyor?

Malum yıkılan bütün statlar şehirlerin göbeklerinde, yeni yapılanlar ise şehrin dışında… Yıkılan statların yerleri ne oluyor? TFF yönetiminde görev alanlar, TFF Genel Kurulu’nda oy verenler bu projenin ne kadar içinde? Fenerbahçe Yönetimi’nde olan ama yeni yapılacak yönetime girmeyeceğini açıklayan bazı isimler bu amaç için mi futbola bulaşmışlardı? Şike soruşturmasında adı geçen isimlerden bu proje ile bağlantısı olanlar var mı?

Ve en önemli soru Aziz Yıldırım bu projenin asıl mimarı olabilir mi?

Bu sorular araştırıldığında asıl meselenin aslında sportif olmadığını ve yaşanılan her şeyin temel nedeninin PARA olduğunu göreceksiniz!

Fenerbahçeli taraftarların ve kongre üyelerinin asıl karar vermesi gereken şey “Fenerbahçeliler mi yoksa Azizbahçeliler mi?” Verecekleri karar sokaktaki vatandaşı bile ilgilendiriyor.

Benim fikrim mi? Ceza evinde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım büyük bir ihtimalle yeniden Fenerbahçe Başkanı olacak! Şimdiden hayırlı olsun diyelim.




1 yorum: