Türk toplumu köy kökenlidir ve tarihi kısa olan burjuvazinin
oluşmasının ardından insanlarımızın sınıf atlama çabalarında kullanılan yöntem
politika olmuştur.
Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni dolduranların eğitim kalitesindeki
düşüklüğün sebebi de sınıf atlamak için politikayı kullananların milletvekili
olmasıdır. Bu yüzden el âlem marsa giderken biz hala İstanbul- İzmir yolunu
zayiat vermeden tamamlayamıyoruz.
Karayollarında verdiğimiz zayiatlarına bir benzerini de
geçtiğimiz süreç içinde futbolda verdik. TFF’nin özerkliğinin kaportası zaten
çizilmişti ama sonunda yediği darbelerle kullanılamaz hale de geldi.
Futbolun ve TFF’nin bu hale gelmesinin tek bir nedeni var o
da Aziz Yıldırım…
Kendi çıkarları için Fenerbahçe’yi kullanan, Türkiye Futbol
Federasyonu’nda politik manevralar çeviren Aziz Yıldırım, futbol camiasında
olduğu kadar siyasete de ne kadar etkili olduğunu, tutuklu bulunduğu bu süreçte
gösterdi.
Aziz Yıldırım mahkeme süresince ülkeyi yönetenlere, hukuk adamlarına,
spor adamlarına demediğini bırakmadı. Hakarete varan kelimelerle suçlamalarda
bulundu. Kimsenin gıkı çıkmadı.
Fenerbahçe Kulübü kendini uçuruma götüren, alnına kara leke
sürdüren, ismine “Şikeci” damgası vurduran yöneticilerinden kurtulmak yerine,
onları başta Aziz Yıldırım olmak üzere, baş tacı etti. Bunu anlamak gerçekten
mümkün değil!
Aslında her şey büyük resmi görebilmekle mümkün. Bu güç tek
başına kazanılmış bir güç değil. Planlı, programlı bir çalışma neticesinde elde
edilmiş bir sistematik ve siyasi bir güç!
Ucu da elbette paraya dayanıyor. Sonuçları mı? Sonuçları kimsenin
umurunda değil; Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra…
2008 yılının Şubat ayında Türkiye Futbol Federasyonu
olağanüstü seçime gitti ve Haluk Ulusoy yönetimi tabiri caiz ise devrildi.
Böylece yıllarca futbolun içine girmeye çalışan siyasiler bir anlamda
emellerine ulaştılar. Spora siyaseti bulaştırmayı başardılar.
Peki, ama neden iktidar sahipleri bu mücadele içine
girdi? Sebep sadece TFF’nin ve kulüplerin iştah kabartan bütçesi miydi? Yayın
gelirleri ve sponsorlardan gelen para elbette önemli! Ama TFF’yi ele geçirmek
isteyenler, uçan kuşa borcu olan ve TFF den gelecek kuruşa bile ihtiyacı olan
kulüplerin kendi paylarından hiçbir şekilde başka bir yere zırnık bile koklatmayacağını
bilmiyorlar mıydı?
Hiç şüphesiz merhum Hasan Doğan ve ekibinin seçilmesinde
en büyük rol, futbolun gerçek sahiplerinden çok, siyasiler tarafından
yönetilmekte olan belediyelerindir.
2008’den sonra başlayan stat yenileme projeleri acaba bu
planın bir parçası olabilir mi? Maliyetleri 4, 4,5 milyar doları bulan bu
statların maliyetlerinden kimler nemalanıyor? Kimler ne kadar komisyon alıyor?
Malum yıkılan bütün statlar şehirlerin göbeklerinde, yeni
yapılanlar ise şehrin dışında… Yıkılan statların yerleri ne oluyor? TFF
yönetiminde görev alanlar, TFF Genel Kurulu’nda oy verenler bu projenin ne
kadar içinde? Fenerbahçe Yönetimi’nde olan ama yeni yapılacak yönetime
girmeyeceğini açıklayan bazı isimler bu amaç için mi futbola bulaşmışlardı?
Şike soruşturmasında adı geçen isimlerden bu proje ile bağlantısı olanlar var
mı?
Bu sorular araştırıldığında asıl meselenin aslında sportif
olmadığını ve yaşanılan her şeyin temel nedeninin PARA olduğunu göreceksiniz!
Fenerbahçeli taraftarların ve kongre üyelerinin asıl karar
vermesi gereken şey “Fenerbahçeliler mi yoksa Azizbahçeliler mi?” Verecekleri
karar sokaktaki vatandaşı bile ilgilendiriyor.
Benim fikrim mi? Ceza evinde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım büyük bir ihtimalle yeniden
Fenerbahçe Başkanı olacak! Şimdiden
hayırlı olsun diyelim.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil