13 Ekim 2010 Çarşamba

Sonun Başlangıcı

Bursa'da bayrakları Ermenileri incitmemek için toplanan Azeriler, Bakü'de rövanşı acı bir şekilde aldı.

Bugüne kadar toplamda 1 gol yediğimiz, resmi maçlarda bırakın puan kaybını gol dahi yemediğimiz, guruba Kazakistan’la birlikte en son torbadan katılan, Avrupa’nın en zayıf ekiplerinden, kardeş ülke Azerbeycan’a nasıl yenidiğimizi hala anlayabilmiş değilim. Biri bana bu durumu izah etsin. Şakaydı bu, rüya gördün desin.

Almanya'ya kaybetmemizin ardından eleştirilere "Dünya 1.'si gibi konuşmayı seviyoruz" diyen Hiddink'e, geçmişte “Dünya ve Avrupa 3.lüğünü tatmış” ve bugün "Dünya 21.'si olarak” milletçe soruyoruz: "Dünya 102.'sine tarihimizde ilk kez yenilmemizi nasıl açıklayacaksın?"
Bu işin telafisi nasıl olacak ben bilmiyorum?

Dün gibi hatırlıyorum, bir Türk olarak o zaman da çok utanmıştım. 90’lı yılların başında dünyanın en güçsüz takımlarından San Marino tarihindeki ilk golünü bize atmış, ardından da yine ilk resmi puanını bizimle berabere kalarak almıştı. Almanya maçı sonrası herkesin ortak yorumu takımın 25 yıl geriye gittiğiydi. Peki, Azerbeycan maçı sonrası hangi yıllara döndük acaba?
Guus Hiddink’in maç sonrasında yaptığı açıklamalarda yüzündeki şaşkınlık ifadesi aslında her şeyi anlatıyordu. Esasında krizi fırsat olarak kullanma düşüncesinde olduğu söylediklerinden rahatlıkla anlaşıldı. Hollandalı çalıştırıcı, kadroda gençleşme ve değişim için sinyaller verirken yine de kelimelerini dikkatle seçmeye özen gösterdi.

Ancak maçtan maça Türkiye’ye gelen, yardımcısı Oğuz Çetin’in seçimleri ve yönlendirmeleri ile karar veren ve basiretsiz bir yönetimle çalışan Türkiye’nin gelmiş geçmiş en çok kazanan Teknik Direktörü bunu nasıl başarabilecek en ufak bir fikrim yok!

Sonun başlangıcındayız henüz. Bu tablo, bu yönetim şekli ve anlayışı böyle devam ettikçe durum daha da kötüye gidecek. Bu günleri bile arar hale geleceğiz. En azından şimdilik puan cetveline bakınca iddiamızı devam ettiriyoruz. Hala umutlarımız var. 

Aslına bakarsanız bu başarısızlıkta ve ortaya çıkan tabloda en masum isim Hiddink. Adam ne yapsın? Bizim çok bilen yöneticilerimiz zorla, yalvar yakar, önüne tomarla para dökerek ve tüm şartlarını kabul ederek tuttular takımın başına geçirdiler. Aldığı para ona bile o kadar tuhaf geldi ki gizli tutulması konusunda sözleşmesine madde koydurttu.  

Türkiye Hollandalı Teknik adamlara pek yaramıyor. Hiddink daha önce de Türkiye de görev almış ve çıktığı ilk maçta Fenerbahçe, Aydınspor karşısında o tarihi hezimeti yaşatmıştı. Nitekim daha devre arasında ülkesinin yolunu tutmuştu. Rijkaard’ın yaşadıkları ve Galatasaray’a kattıkları ise zaten ortada. Bu gidişle Hollandalı teknik direktörlerin, yıllarca çalışıp elde ettikleri Avrupa’daki saygınlığı kaybolup gidecek. Bu saygınlığın yeniden kazanması için acaba bir kez de Cruyff’u mu denesek? Yakında o da takımlarımızdan birinin başına geçer ve içimiz rahat eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder