Bas bas bağırdık,
çırpındık, haykırdık… Türk Futbolu elden gidiyor, günden güne eriyor dedik.
Yaşanılanlar, yapılanlar işi her geçen gün daha dönülmez noktaya taşıyor dedik.
Sesimizi bir türlü duyuramadık. Maalesef sessiz çoğunluğun, zayıf çığlığı olduk…
Birçoğunuz gibi ben de adliye
sürecini bilmezdim. Hatta bir insan nasıl tutuklanır, sonra nasıl hüküm yer bu
tür detaylarını ilk kez bu şike operasyonu ile birlikte öğrendim. Bir tek tutuklananların değil, futbol
camiasının içinde olan herkesin yaşam şekli değişti bir yıl önceki operasyonla
birlikte.Tutuklananların birçoğu arkadaşımdı. Tutuklamalar karşısında çok üzüldüm. Birkaç tutuklama hariç elbette. Üzülmediğim isimlerin en başında masumiyetine en başından bu yana inanmadığım Aziz Yıldırım geliyordu. Nitekim haklı çıktım; Mahkeme kesin kararını verdi: Masum değil! Örgüt kurmaktan 2,5 yıl, şike ve teşvik primi vermekten 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı.
Buna karşılık gerek mahkeme önünde gerekse de cezaevi önünde toplanan bir gurup taraftar “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde tezahürat yaptılar. Gerçekten Türkiye şike yapan, örgüt kurmaktan ceza alan birinden mi gurur duyuyor? Hiç sanmıyorum! Burası Muz Cumhuriyeti değil. Geçmişi başarılarla dolu, medarı iftiharımız, anlı şanlı koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü, kendi adını şikeye bulaştıran, dünyaya rezil eden, maddi manevi yaptırımlara maruz kalmasına neden olan bir suçludan gurur duymaz, duyamaz. Çünkü Fenerbahçe bir tek Aziz Yıldırım taraftarlarının, Fenerbahçe taraftarlarının değil, Türkiye’nin bir değeridir. Tıpkı Galatasaray, tıpkı Beşiktaş gibi.
Şike soruşturması başladığında önce “Mahkeme ne derse o, Türkiye Futbol Federasyonu’nu (TFF) tanımayız” diyenler, TFF’nin verdiği eyyamcı lehte kararlar sonrasında, “TFF ne derse o mahkemeyi tanımayız” diyerek, mahkemenin kararlarını hiçe saymaya başladılar. Bir türlü tutarlı olamadılar. Şimdi aynı isimler Yargıtay kararını bekliyorlar!
Hemen hatırlatayım, Aziz Yıldırım’ın cezası Yargıtay tarafından onandığı an 3 sene 2 ay daha ceza yatacak. Başkanlığı da düşecek. Bir daha spor sahalarının etrafında bile dolanamayacak.Dünyaya sadece tek bir pencereden bakma gafletinde bulunan bazı kişiler, hadlerini aşarak gerçekleştirmeleri hemen hemen imkansız olan vaatlerde bulundular. Bu sözleri milyonların gözünün içine bakarak verdiler hem de. Aynen Aziz Yıldırım’ın herkesin gözünün içine bakarak, suç olan eylemleri gerçekleştirdiği gibi.Aziz Yıldırım’ın hüküm giymesi durumunda;
Rıdvan Dilmen: Şike yapıldıysa yorumculuğu bırakırım.
Aykut Kocaman: Şike varsa teknik direktörlüğü bırakırım.
Ziya Şengül: Başkanın suratına tükürürüm.
demişti. Elbette bu kişiler bu vaatleri gerçekleştirmeyecekler. Böyle bir şeyi beklemek ahmaklık olur. Hatta Muslera’nın penaltı atmasını etik bulmayan Rıdvan Dilmen, Aziz Yıldırım’ı evinde ilk ziyaret eden kişi olmaktan bir beis görmedi.
Bu arada necip medyamız beni yine şaşırtmadı. Tahliye haberlerine bakınca suçlular beraat etti sanırsınız. Verilen hükümler yokmuş gibi algılatılıyor. Ama artık biz bu durumu kabullendik. Oysa aynı haberler dış basında Türkiye'de Şike! Ülkenin en büyük kulübünün başkanı şikeden ceza yedi başlıkları ile veriliyor.
Ancak aldığım çok ciddi duyumlara göre Aziz Yıldırım, Yargıtay’ın vereceği kararı beklemeden istifa ederek başkanlığı bırakacak. Hem de bunu kendisini destekleyen özel taraftar gurbuna rağmen yapacak. Hep birlikte izleyip göreceğiz..
gerçekleri yazmak yürek ister,yalakalık yapmak değil
YanıtlaSilTeşekkürler
SilBu yazının altına ancak imza atılır...
YanıtlaSilYazıların hepsini okudum ve Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Çok detaylı bir şekilde yolun tarifi ve tünelin sonundaki ışık ile ilgili çok objektif değerlendirmeler yapılmış.
Sonuç benim için sürpriz olmadı. Yazıları takip edenler içinde sürpriz olmadığını düşünüyorum.
Emeğinize sağlık...
Çok teşekkür ederim
SilYazdıklarınızın doğru olmadığını söylemek için ya sizden nefret etmek lazım ya da olaylara at gözlüğü ile bakmak lazım. Kısacası yine doğru şeyler yazmışsınız tebrik ediyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler...
YanıtlaSil