22 Ocak 2012 Pazar

Tamamen duygusal!

Fenerbahçeli olmak zor zanaat. Fenerbahçeli dostlarımızın şu son on yılda başına gelenler, sanırım pişmiş tavuğun başına gelmedi. Üzüntülerinden kurtulmak, mutluluk tatmak, büyük sevinçler yaşamak için gönülden bağlandıkları Sarı Lacivertli renkler, üzüntülerine üzüntü, dertlerine dert kattı.  Şu dönemde kesinlikle Fenerbahçeli olmak istemezdim. Temmuz ayında görmeye başladıkları kâbustan bir türlü kurtulamadı Fenerbahçeliler. 8 takımın adının geçtiği şike soruşturmasında tek konuşulan ve adı sürekli ön planda olan takım maalesef Fenerbahçe. Ne yazık ki büyük olmanın ceremesini fazlasıyla çekiyor bu güzide kulübümüz. Ancak Beethoven'ın da dediği gibi "Bütün mesele, iyi ve büyük görünmek değil!... Gerçekten iyi ve büyük olmaktır." 


Allah bana üç büyük takımımızın da kulüp muhabirliğini yapmayı nasip etti. Bu nedenle üç camiayı da yakından tanıyorum. Yıllarımı verdiğim Galatasaray'ı elbetteki diğerlerinden daha iyi tanıyorum. Ama bildiğim tek şey var herkes aynı geminin içinde.
Hiç şüphesiz Fenerbahçesiz bir Galatasaray, Galatasaraysız bir Beşiktaş, Beşiktaşsız bir Fenerbahçe düşünülemez. Bu kulüplerimiz Türk futbolunun temel taşlarıdır. Bunlardan biri olmayınca futbolun ne tadı olur ne de tuzu. Biri yoksa diğerlerinin de önemi yok.

Ne hâkimim ne de savcı? Ancak ortada dolaşan bilgi belgeler bakıp da Fenerbahçe şike yapmamıştır demek için ya çok saf olmak gerekiyor ya da durumu kabullenmemek. Aslında herkes durumun farkında ama dilli varmıyor kimsenin bunu açık seçik ifade etmeye. İfade edenler tu kaka oluyor, dışlanıyor. Oysa ki Atatürk'ün  “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü örnek almayı başarabilsek, çürük elmaları ayıklayabilsek, her şey çok daha güzel olacak.

Türk Futbol tarihinde şike yapan ilk takım elbette ki Fenerbahçe değil. Bugüne kadar şike yoktu, ilk kez geçtiğimiz sezon şike yapıldı diyen taş olur. Bunun böyle olmadığını bu camianın içindeki herkes biliyor. En bariz örnek olarak gösterilen Galatasaray’ın Beşiktaş’la yarıştığı sezonda Ankaragücü maçında yaşanılanları ise herhalde sağır sultan bile duymuştur. O maçın görüntülerini internetten ve yandaki linkten tekrar izleyebilmeniz mümkün. Görüntüler bile belge olmaksızın şike şike diye bağırıyor. Şike hep vardı ve şampiyonlukları hep etkiledi. Hatta daha doğrusu şikesiz şampiyonluk kazanılan şampiyonluklar bir elin parmakları kadar yoktur.

Ama bu duruma bir dur demek gerekiyordu. Nitekim cesur bir savcı çıktı ve o günler geride kalacak dedi. Öyle de olmalıydı. Hiç umulmadık bir şekilde sonuna kadar gitti. Polis de üzerine düşeni yaptı ve çok zor bir konuyu belgelendirmeyi başardı. Şimdi top mahkemede. Mahkeme pozisyona uzak mı kalır golü mü verir, yoksa ofsayt mı der bunu 14 Şubat günü göreceğiz.


Ama bu durumdan rahatsız olanlar da azımsanmayacak kadar çok. Taraftarlığımız, fanatikliğimiz, renktaşlığımız ve en önemlisi ekonomik kaygılarımız; mantığımızın, hakka hukuka olan inancımızın çok daha önüne geçti.

Öyle ya Fenerbahçe’nin olmadığı bir ligin yayın görüntülerini kime pazarlayacak Lig TV? Lig TV’nin para vermediği bir TFF, diğer kulüplere nereden bulupta para verecek? TFF’nin para veremediği kulüpler, gırtlağına kadar girdikleri borç batağından nasıl kurtulacaklar? Bu bir sarmal. En kolay çözümü de Fenerbaçe’yi her ne olursa olsun Lig’de tutmak.


Peki gerçekten çözüm bu mu? Başka çözüm yok mu? Elbette başka çözümler vardı da, arayan yoktu? Beceriksiz ve basiretsiz TFF Yönetimi bu vasıflarına bir de taraflılığı ekleyince bugünlere geldik.


Herkes elini vicdanına koymalı ve bu kadar belge karşısında rakip takımın taraftarı olsa ne düşünürdü onu dille getirmeli. Bunları görebilmek dillendirebilmek için, Fenerbahçeli dostlarımızın dillerine doladıkları masumiyet karinesi kadar tarafsızlık ilkesini de unutmaması gerekiyor. 

Asıl sorun şimdi başlıyor kimse farkında değil! Yaptırımların bir kereye mahsus uygulanmaması gibi abuk bir kararın uygulanması durumunda Türk Futbolu büyük bir çıkmaza girecek.  UEFA’nın TFF’ye dolaylı ve direkt uygulayacağı büyük yaptırımları saymıyorum bile. Öncelikle artık Fenerbahçe’nin adı lekelenmiş durumda. Yetişen yeni nesil, girdiği her ortamda rakip taraftarlarca üzerine yapıştırılacak şikeci yaftasını işitmek istemeyeceğinden, sarı lacivertli kulüp sürekli taraftar kaybedecek. Bu da gelecek on yılda Türk Futbolundaki dengeleri değişmesine neden olacak. Gelecekte herhangi bir nedenle büyük bir ceza alması gündeme gelen her takım, geçmişte yapılmış olan bu uygulamayı örnek göstererek bir kereye mahsus af isteyecek. Bu çözümsüzlük ve karamsar tablo böyle uzar gider…

Benim asıl anlayamadığım Fenerbahçe taraftarının, takımını bu batağa sürükleyen yöneticileri hala savunuyor olması. Bariz bir şekilde görülüyor ki birileri sürecin bu şekilde yürümesini istiyor. Çünkü Fenerbahçe ismiyle, yöneticiler birbirinden ayrılırsa, Fenerbahçe ismi temizlenir ama yöneticiler kendi başlarına kalır.

İddianameyi ve ekindeki 70 klasörden oluşan yaklaşık 30.000 sayfayı okuyanlar ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Ancak bu klasörlerce dosyalarda şaşırtıcı olan şeylerde yok değil! Nerdeyse yarısından fazlası Fenerbahçe ile ilgili olan bu dosyalarda, nedense Fenerbahçe'nin Aziz Yıldırım’dan sonraki en önemli isimlerinin nerdeyse hiç ismi geçmiyor. Bu yöenticiler alelâde yönetici değillerdi oysa. Etkinlikleri ve güçleri ile isimlerinden söz ettiriyorlardı. Şike ile ilgisi olmayan olağan yönetim kararlarının bile detaylarının yer aldığı bu dosyalara göre, bu yöneticiler bırakın etkin olmayı sıradan bile değillermiş. Bu benim fazlasıyla dikkatimi çekti.

Fenerbahçeli dostlarımın dikkatini Maksim Gorki’nin şu sözüyle çekmek istiyorum :  “Bir sürü dostunun içinde elbet düşmanların olacak ama unutma ki, onca düşmanın içinde belki seni dostun vuracak.”

4 yorum:

  1. sadece masallarda olur senin bu dediklerinin gerçek olması cüneyt!!unutmaki burası türkiye burda herşeyin ilk önce taklidi yapılıyor:)
    yazıya gelince tek kelime ile muhteşem..

    YanıtlaSil
  2. Yazıda yapılan tespitler çok yerinde. Nihayetinde bakılması gereken nokta bakılması istenen nokta olmamalı! Sanırım en büyük hatayı orada yapıyoruz.

    “Parmak bir şeyi işaret ederken, parmağa bakana müstahaktır” derler... Bu sözü çok seviyorum çünkü aklı başında insanlar buz dağının altındaki kısmı görebiliyor.

    Peki ya yüzeysel bir şekilde olaya katılanlar ? İşte bu noktada bu kişilerin sayısının fazlalığı kaosun artmasına ve yönlendirmenin hız kazanmasına sebep oluyor.

    Yazıdaki gerçeklikler ve vurgular çok iyi ele alınmış. Ellerinize sağlık...

    Keşke ilk gün ellerindeki yetkilerle Türk Futbolu temizleyip yepyeni bir sayfa açsalardı. Maalesef ki olmadı. Artık önümüze bakıp geçmişte alamadığımız cesur kararları alarak bu büyük endüstriyi temiz tutmak zorundayız.

    YanıtlaSil
  3. yaw gzl söyluyorsun cüneyt abi herkes şike yapmışş ama görünen o ki fenerin sadece başı yanacak ben işin burasındayım ndn fenerın bası yanıyor şike yapan btn takımlar yansın lıgten dusurulmedıı puanları sılınsın? birde abi son yazdııgndaa bısey dıkkatını cekmıss sadece aziz yıldırımın adının olması buda bana ınternette dolasan bı haberı hatırlatıyorr çalık grubunun katıldıgı ıhaleyı aziz yıldırım almıs ve bu şike meselesıde aziz yıldırımı bitirmek için yapılıyor gibi bi takım yazılar var dogrulugu cok tartısılır ama bahsettıgım bu yazının sonunda ihale maddelerı verılmıs '' bir kimse suc orgutu kurmussa ihaleden men edılırr'' egerkı bu mahkemeden bu sonuc cıkarsaa hıc sasırmam sonucta devletımızın basındakılerının kar ıcın yapmıyacagı yok ama bu bnm dusuncem baskası ne dusunur bılemem!!

    YanıtlaSil
  4. Cem kardeş Kasım ayında yazdığım "Dedikodu ya doğruysa" başlıklı yazıma bir göz at..

    YanıtlaSil