Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ciddi bir yol ayrımına
geldi. Türk Futbolu 25 Haziran’da seçim yapacak mı yoksa atamayla mı yoluna
devam edecek?
Adı her ne kadar seçim olsa da 25 Haziran’da toplanacak TFF
Genel Kurul Divanı’na kadar seçim olup olmayacağı belli değil. Nasıl mı?
TFF Başkanlığına isteyen herkes “aday olmak” için müracaat
edebiliyor. Ama aday olamıyor. Çünkü TFF talimatlarına göre aday olunmuyor,
aday gösteriliyor aslında.
Futbolla alakası olmayan, futbol topunu görse “bomba” diye
karakola götürecek herhangi biri bile “Ben aday olmak istiyorum” diyerek, ilan
edilen genel kurul tarihinden 7 dün öncesine kadar TFF’ye başvurabilir. Ancak başvurmuş
olması, seçime girebileceği anlamına gelmiyor. Çünkü kulüpler tarafından
bildirilmiş ve küçük bir kısmı da doğal olarak bu hakkı kazanmış bugün için
toplamda 297 delegeden 5’te 1’nin imzasını alamayan, bırakın aday olmayı,
salona bile giremiyor.
Yani 1977 den bu yana futbolun hemen her alanında bulunan
TFF’nin ilk seçilmiş başkanı olan, TFF Onursal Başkan ünvanını taşıyan, UEFA’nın
yıllarca 1. Asbaşkanlığını ve FİFA’nın İcra Komitesi üyeliğini yapmış Şenes
Erzik bu seçimlere girmek istese, 60 kulübün imzası olmadan “Ben adayım”
diyemez. Tıpkı sizin gibi tıpkı benim gibi. Onunla aramızda hiçbir fark yok!
Her aday delegelerden açık açık imza almak zorunda. İmza
veren delege, imza verdiği adayın seçilememesi durumunda başına geleceği hesap
etmek durumunda. Anlayacağınız çok ama
çok demokratik ortam!
Bu yazdıklarım seçimlerin ne kadar demokratik ve mantıklı
olduğu ile ilgiliydi. Bir de bu işin masa başı var ki hiç sormayın!
Türk futbolunda şu anda görünmeyen iğrençliklerle dolu ciddi
bir savaş var.
Kavgalar, küfürler, tehditler rüşvetler… Aklınıza belki gelebilecek,
ama hayalini asla kuramayacağınız bir dünya ayak oyunu.
Sıradan bir futbolsever bu iğrençlikleri görse, bırakın
tribüne gitmeyi, televizyonda bir maç görse kanal değiştirir.
İşte bu ortamda Haluk Ulusoy bildiğiniz bir mucize peşinde. Nasıl
bir yarışta olduğunu tahmin bile edemezsiniz.
Karşısında sadece TFF’nin mevcut başkanı ve bir medya
patronu olan Yıldırım Demirören yok! Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ
da olanca gücüyle Ulusoy’un başkan olmaması için elinden geleni yapıyor.
Haluk Ulusoy daha adaylığını bile açıklamadan hakkında karalama
kampanyası başlatıldı. Psikolojik baskı ile algı oluşturuldu. Eski ve yeni
sporcularla locasında yaşadığı gol sevinci farklı yönlere çekilmeye çalışıldı.
Oysa ki Haluk Ulusoy Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’nın ilk
açıldığı günden bu yana loca sahibi. Her maçta, her takımdan, her siyasi
görüşten dostunu konuk ediyor. Bu loca adeta futbol tekkesi gibi. Kapısı
herkese açık. Ama nedense bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen bu konu bir anda
gündeme geldi.
Mevcut Başkan Yıldırım Demirören Milli Takımımız için hayati
önem taşıyan! Kazakistan maçına tüm kulüp başkanlarını TFF olanakları ile götürdü?
Çünkü bu maç çok önemliydi. Yoksa Demirören’in amacı orada asla TFF seçimi ile
ilgili toplantılar yapmak, çeşitli vaatlerde bulunmak, delege olanlardan imza
almak değildi.
Kulüpler Birliği Başkanı daha hiçbir adayın belli olmadığı
bir anda, hem de tüm kulüplerin uzlaşı halinde olmamasına rağmen çıkıp Yıldırım
Demirören’i destekleyeceklerini açıkladı. Bu toplantı da Göksel Gümüşdağ, Cumhurbaşkanımızı
kastederek “Beyefendi Yıldırım Demirören’in bir dönem daha devam etmesini
istiyor” diyerek üstü kapalı adeta kulüpleri tehdit etti.
Zaten, Yıldırım Demirören ve kurmaylarının delegeleri tek
tek arayarak “Eğer bize imza vermezseniz seçim sonrası ne olacağını bilemeyiz?”
demelerini baskı olarak görmemeliyiz!
Haluk Ulusoy tüm engellemelere, baskılara rağmen bu
mücadelenin içine girdi. “Oyum sizin, ama imza istemeyin” diyen delegelere,
önce imza verip sonra gördüğü LÜZUM üzerine imzasını geri çeken sözde futbol kahramanlarına,
ağza bile alınmayacak küfürlerle Yıldırım Demirören’e küfürler yağdıran ama iş
imza vermeye gelince kaçacak delik arayan DELİKANLILARA rağmen Haluk Ulusoy
gerekli imzayı toplamış görünüyor.
Eğer son dakikada imza veren delegeler bir tezgah yapmaz ve mükerrer
imza oluşmazsa bu sefer sandıkta bir imtihandan geçilecek.
Altı üstü 297 delege için sizce kaç sandığa ihtiyaç vardır?
Tek sandıkta bile çözülebilecek bu seçim için 8 sandık hazırlamak ne kadar iyi
niyetli bir yaklaşım?
Hem de hangi sandıkta hangi kulübün kullanacağı akıl almaz
bir sistemle dizayn edilmişken. Yani aslında pek de gizli bir seçim olmayacak.
Futbol dünyasının içinde olan ve o gün o salonda bulunan herkes hemen hemen
kimin kime oy verdiğini üç aşağı beş yukarı tahmin edebilecek.
Ne kadar demokratik değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder