21 Haziran 2015 Pazar

TFF'de Başkan nasıl seçiliyor?


Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ciddi bir yol ayrımına geldi. Türk Futbolu 25 Haziran’da seçim yapacak mı yoksa atamayla mı yoluna devam edecek?

Adı her ne kadar seçim olsa da 25 Haziran’da toplanacak TFF Genel Kurul Divanı’na kadar seçim olup olmayacağı belli değil. Nasıl mı?

TFF Başkanlığına isteyen herkes “aday olmak” için müracaat edebiliyor. Ama aday olamıyor. Çünkü TFF talimatlarına göre aday olunmuyor, aday gösteriliyor aslında.

Futbolla alakası olmayan, futbol topunu görse “bomba” diye karakola götürecek herhangi biri bile “Ben aday olmak istiyorum” diyerek, ilan edilen genel kurul tarihinden 7 dün öncesine kadar TFF’ye başvurabilir. Ancak başvurmuş olması, seçime girebileceği anlamına gelmiyor. Çünkü kulüpler tarafından bildirilmiş ve küçük bir kısmı da doğal olarak bu hakkı kazanmış bugün için toplamda 297 delegeden 5’te 1’nin imzasını alamayan, bırakın aday olmayı, salona bile giremiyor.

Yani 1977 den bu yana futbolun hemen her alanında bulunan TFF’nin ilk seçilmiş başkanı olan, TFF Onursal Başkan ünvanını taşıyan, UEFA’nın yıllarca 1. Asbaşkanlığını ve FİFA’nın İcra Komitesi üyeliğini yapmış Şenes Erzik bu seçimlere girmek istese, 60 kulübün imzası olmadan “Ben adayım” diyemez. Tıpkı sizin gibi tıpkı benim gibi. Onunla aramızda hiçbir fark yok!

Her aday delegelerden açık açık imza almak zorunda. İmza veren delege, imza verdiği adayın seçilememesi durumunda başına geleceği hesap etmek durumunda.  Anlayacağınız çok ama çok demokratik ortam!

Bu yazdıklarım seçimlerin ne kadar demokratik ve mantıklı olduğu ile ilgiliydi. Bir de bu işin masa başı var ki hiç sormayın!

Türk futbolunda şu anda görünmeyen iğrençliklerle dolu ciddi bir savaş var.

Kavgalar, küfürler, tehditler rüşvetler… Aklınıza belki gelebilecek, ama hayalini asla kuramayacağınız bir dünya ayak oyunu.

Sıradan bir futbolsever bu iğrençlikleri görse, bırakın tribüne gitmeyi, televizyonda bir maç görse kanal değiştirir.

İşte bu ortamda Haluk Ulusoy bildiğiniz bir mucize peşinde. Nasıl bir yarışta olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

Karşısında sadece TFF’nin mevcut başkanı ve bir medya patronu olan Yıldırım Demirören yok! Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ da olanca gücüyle Ulusoy’un başkan olmaması için elinden geleni yapıyor.

Haluk Ulusoy daha adaylığını bile açıklamadan hakkında karalama kampanyası başlatıldı. Psikolojik baskı ile algı oluşturuldu. Eski ve yeni sporcularla locasında yaşadığı gol sevinci farklı yönlere çekilmeye çalışıldı. Oysa ki Haluk Ulusoy Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’nın ilk açıldığı günden bu yana loca sahibi. Her maçta, her takımdan, her siyasi görüşten dostunu konuk ediyor. Bu loca adeta futbol tekkesi gibi. Kapısı herkese açık. Ama nedense bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen bu konu bir anda gündeme geldi.

Mevcut Başkan Yıldırım Demirören Milli Takımımız için hayati önem taşıyan! Kazakistan maçına tüm kulüp başkanlarını TFF olanakları ile götürdü? Çünkü bu maç çok önemliydi. Yoksa Demirören’in amacı orada asla TFF seçimi ile ilgili toplantılar yapmak, çeşitli vaatlerde bulunmak, delege olanlardan imza almak değildi.

Kulüpler Birliği Başkanı daha hiçbir adayın belli olmadığı bir anda, hem de tüm kulüplerin uzlaşı halinde olmamasına rağmen çıkıp Yıldırım Demirören’i destekleyeceklerini açıkladı. Bu toplantı da Göksel Gümüşdağ, Cumhurbaşkanımızı kastederek “Beyefendi Yıldırım Demirören’in bir dönem daha devam etmesini istiyor” diyerek üstü kapalı adeta kulüpleri tehdit etti.

Zaten, Yıldırım Demirören ve kurmaylarının delegeleri tek tek arayarak “Eğer bize imza vermezseniz seçim sonrası ne olacağını bilemeyiz?” demelerini baskı olarak görmemeliyiz!

Haluk Ulusoy tüm engellemelere, baskılara rağmen bu mücadelenin içine girdi. “Oyum sizin, ama imza istemeyin” diyen delegelere, önce imza verip sonra gördüğü LÜZUM üzerine imzasını geri çeken sözde futbol kahramanlarına, ağza bile alınmayacak küfürlerle Yıldırım Demirören’e küfürler yağdıran ama iş imza vermeye gelince kaçacak delik arayan DELİKANLILARA rağmen Haluk Ulusoy gerekli imzayı toplamış görünüyor.

Eğer son dakikada imza veren delegeler bir tezgah yapmaz ve mükerrer imza oluşmazsa bu sefer sandıkta bir imtihandan geçilecek.

Altı üstü 297 delege için sizce kaç sandığa ihtiyaç vardır? Tek sandıkta bile çözülebilecek bu seçim için 8 sandık hazırlamak ne kadar iyi niyetli bir yaklaşım?

Hem de hangi sandıkta hangi kulübün kullanacağı akıl almaz bir sistemle dizayn edilmişken. Yani aslında pek de gizli bir seçim olmayacak. Futbol dünyasının içinde olan ve o gün o salonda bulunan herkes hemen hemen kimin kime oy verdiğini üç aşağı beş yukarı tahmin edebilecek.

Ne kadar demokratik değil mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder