Türkiye Futbol Federasyonu seçimli olağan genel kurulu
geride kaldı. Ancak seçimli genel kurul yine atamalı genel kurula dönüştürüldü.
Son olarak 19 Ocak 2006 yılında yapılan TFF seçimleri
sonrasında hala seçim yapılabilmiş değil. Atama federasyonuna dönüştürülen
sistem sonrasında, mevcut yönetim veya iktidar kimi isterse o başkan olmakta. Nitekim
bu seçimde de aynısı yaşandı.
297 delegeden oluşan ve 280’nin hazır bulunduğu genel
kurulda, onlarca futbola hizmet etmiş futbol adamı dururken, divan başkanı
olarak bir siyasetçi Mehmet Baykan’ın seçilmesi bile size bu genel kurulun
nasıl bir ortamda gerçekleştiği hakkında fikir verebilir.
Kulüpler genel kurulu oluşturacak delegelerini TFF’ye bildirmek
zorundalar. Yani mevcut başkan, delegeleri ve delegelerdeki değişimleri anında
öğrenebiliyor. Diğer adayların ise delege listelerini öğrenmeleri çoğu zaman
mümkün değil. Hele ki listelerdeki değişimleri öğrenebilme şansları hemen hemen
hiç yok.
Yıldırım Demirören’in adaylık için nasıl 240 imza
topladığını futbol ailesindeki herkes biliyor.
Ankara’da yapılan genel kurul öncesi yaklaşık 50 – 60 delege
ile sohbet etme olanağı yakaladım. İçlerinde bazıları ile dostluklarım oldukça
fazla. Hemen hepsi Demirören’in kendilerine yaptığı baskıdan, tehditlerden
bahsetti. İmza konusunda yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.
Özellikle Trabzonspor delegeleri vicdanları ile başkanları
arasında sıkışıp kaldılar. Aralarında en korkusuz olanı Yakup Aslan çıktı.
Vicdanının sesini dinleyerek ve adeta isyan ederek daha önce baskıyla imza
verdiği Yıldırım Demirören’den imzasını çekerek, Haluk Ulusoy’a imza verdi.
İmza çekmek konusu gündeme gelmişken hemen bahsedeyim. Daha
önce Haluk Ulusoy’a imza vermiş olan Ahmet Çakar, gördüğü LÜZUM üzerine
imzasını Twitter üzerinden bile geri çekebilirken; Yıldırım Demirören’e baskı
altında imza vermiş delegeler, yasal dilekçe ile imzalarını geri çekemediler.
Haluk Ulusoy’un topladığı 65 imzanın tamamı kendisinin ifadesi
ile HELAL’dir. Bu imzalar, ne bir tehdit ne bir baskı ile alınmıştır. Bu 65
delegeden 26’sı daha önce Yıldırım Demirören’e imza vermişseler de, sonrasında
kararlarını değiştirmişler ve resmi dilekçe ile bunu ispatlamışlardır. Başvuru dilekçelerinde açıkça “Daha önce
verdiğim imza geçersizdir, irademi değiştirdim “ diye belirtmelerine rağmen bu
delegelerin imzaları sportif! divan başkanı Mehmet Baykan tarafından mükerrer
sayılmıştır.
Yıldırım Demirören gibi 240 imza almış, divan başkanını 135
imza ile belirlemiş bir adayın aslında 65 imza almış bir adaydan bu kadar
korkmaması gerekir. Mükerrer olmayan ancak karşı taraf geçmiş 26 imzadan kendisi
vazgeçmeli ve bu kadar güçlüyse sandıkta zafer elde etmesi gerekirdi.
Ancak Yıldırım Demirören’in seçime gitmek gibi bir niyeti
hiç olmadı. Muhalif olanlara her türlü zorluğu çıkardı. Kendi yönetim kurulunda
olmasına karşın, sonradan fikir ayrılığına düştüğü Yemen Ekşioğlu’nu bile
salona sokmadı. Hatta gazeteci olarak girmesine dahi engel oldu, akreditasyonunu iptal etti.
Haluk Ulusoy seçime
haksız bir şekilde sokulmamıştır. Mağdurdur ve mazlumdur. Yıldırım
Demirören’in 26 imza için kaçtığı sandık mahkeme ile de olsa eninde sonunda
karşısına gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder