Ülkemizde yaşanan şike soruşturması ve akabinde ortaya çıkan
sonuçlar bir tek Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) sorunu olmaktan çıkıp,
dünya futbolunun sorunu haline gelmeye başladı.
Açılan soruşturma sonrasında ortaya çıkan belgeler ve
deliller neticesinde alınması gereken kararlar alınmayınca ve de TFF tarafından
suçlu takımlar korunmaya kalkışınca, rahatlıkla çözülebilecek bir sorun işin
içinden çıkılmaz bir durum halini aldı.
Her ne kadar Spor Bakanımız işin içine siyaset karışmadı
dediyse de, bir gecede değişen henüz hiç uygulanmamış bir yasa, oy kaygısıyla
mahkeme devam edilirken verilen beyanatlar, soruşturmanın içindeki bir kulübün
başkanını TFF Başkanlığı için desteklemek ve UEFA ile yapılan pazarlıklar bunun
aslında pek de öyle olmadığını ortaya koyuyor.
Zaten, soruşturmayı başlatan ve yürüten, ardından da ceza
veren mahkemenin kararlarına karşın, TFF’nin ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranması,
aslında durumun ne kadar vahim olduğunun ispatı değil mi?
İşin en garip ve başından beri kavrayamadığım yanı ise UEFA’yı
da kendimize benzetmemiz olmuştu. Daha önceki bütün benzeri konularda
ivedilikle ve kesin çözümler üreten ve bunu uygulatan UEFA bu kez işi ağırdan aldı. Diğer Avrupa ülkelerinden gelen
baskıları bile göğüsledi.
Ancak geçtiğimiz hafta durum değişti. TFF içinde etkin bir görevde yer alan ve UEFA ile ilişkileri
çok güçlü olan bir arkadaşım, FİFA’nın bu konuyla artık kendi ilgilenmeye başladığını
belirterek, “Yıllarımı bu işe verdim. FİFA’nın yazmış olduğu mektup bugüne
kadar gördüğüm en sert FİFA - UEFA yazışması” dedi. FİFA, UEFA ve TFF’ye gönderdiği yazıda, bu konuda bugüne
kadar atılan adımların bir raporunu isteyerek adeta kulak çekmiş.
Zaten UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino da bu yazışmanın
hemen ardından basında yer alan Fenerbahçe ile ilgili sürecin bitmediğine dair açıklamayı
yaptı.
Ancak başından beri korktuğumuz yaptırım ile karşı karşıya
kalma tehlikesindeyiz. TFF’nin mahkemede ortaya çıkan delil ve gerçeklere
rağmen, UEFA ve FİFA’ya yanıltıcı ve taraflı bilgi aktarması sonrası, soruşturmaya
FİFA’nın doğrudan müdahale etmesine yol açtı. Bu da beraberinde TFF’nin ceza
almasını tekrar gündeme geldi.
Bütün bu yaşananlar ve TFF, kulüpler, UEFA ile FİFA ilişkisi
bana çok sevdiğim bir fıkrayı hatırlattı.
Umarım TFF’nin sonu fıkradaki gibi olmaz.
Ormanda kral
seçimi yapılmış ve en iyi kulis yapan eşek "Ormanın Kralı" seçilmiş.
Eşek ertesi sabah kral olarak uyandığında "Acaba rüyamda mı kral seçildim" diye kuşku yaşamaktaymış. Ormanda ilerlerken uzakta bir kurt görüp anırmış. Eşeğin anırtısını duyan kurt yere kapanmış ve "Kral hazretleri, hoş geldiniz" demiş.
Bu durum eşeğe güven vermiş. Önüne çıkan her hayvana anırmaya başlamış. Onu duyan hayvanlar da yere kapanıp "Kral hazretleri hoş geldiniz" diyorlarmış.
Bakmış bir aslan bir ağacın gölgesinde uyuyor.
Aslanın kulağına doğru şiddetle anırmış.
Aslan uyanıp gözünü açmış... Başının ucunda duran eşeği bir pençe atıp öldürmüş.
Meğer aslan kral seçimi yapılacağını da, bu seçimin sonucunu da duymamış.
Eşek ertesi sabah kral olarak uyandığında "Acaba rüyamda mı kral seçildim" diye kuşku yaşamaktaymış. Ormanda ilerlerken uzakta bir kurt görüp anırmış. Eşeğin anırtısını duyan kurt yere kapanmış ve "Kral hazretleri, hoş geldiniz" demiş.
Bu durum eşeğe güven vermiş. Önüne çıkan her hayvana anırmaya başlamış. Onu duyan hayvanlar da yere kapanıp "Kral hazretleri hoş geldiniz" diyorlarmış.
Bakmış bir aslan bir ağacın gölgesinde uyuyor.
Aslanın kulağına doğru şiddetle anırmış.
Aslan uyanıp gözünü açmış... Başının ucunda duran eşeği bir pençe atıp öldürmüş.
Meğer aslan kral seçimi yapılacağını da, bu seçimin sonucunu da duymamış.