19 Nisan 2011 Salı

Türk Futbolu sakat kalacak



Türk Futbolu için Haziran ayı yeni bir milat olacak. 2008 yılında adeta gasp ederek Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) direksiyonuna geçenler için, yolun sonu geldi. Kimler aday olacak, mevcut yöneticiler devam edecek mi? Mahmut Özgener bırakacak mı? Başbakan kimi işaret edecek? Her yerde bu sorular yanıt arıyor.
Bu sorular yanıtlarını aramaya devam ede dursun, ama bir taraftan da maalesef TFF yönetimi Türk Futbolu'nun geleceği ile oynamaya devam ediyor. Verdikleri  ve vermedikleri kararlarla, harcamalarıyla, skandallarıyla tozu dumana katıyorlar. 
Benim en başından beri durumun vahametini aktarmaktan,  gerçekleri söylemekten dilimde tüy bitti. Ancak ben ve benim gibi düşünenler seslerini bir türlü futbolun paydaşlarına duyuramadılar.  Seçim yaklaştıkça huzursuzlukları bulunanlar ya da bu durumdan çıkar sağlamak isteyenler,  seslerini ufak ufak yükseltmeye başladılar tabii.
Yanlış tedavi hastayı öldürmese bile sakat bırakırmış. Aynı hesap Türk Futbolu da ha öldü ha ölecek, ama ölmese bile bu gidişle sakat kalacak. Mevcut yöneticilerin kadrolaşma zihniyeti ile göreve getirdikleri isimler, becerisizlikleri ile kalıcı hasarlar bırakıyor. Göreve geldikleri günden itibaren sistematik olarak, bahçıvandan kat görevlisine,  sekreterden muhasebe elemanına, avukatından hocasına kadroları tırpanlayan yönetim,  çıkardıkları her isimin yerine en az 3 kişi alarak kadrolaşmaktan bir beis duymuyor.
Nitekim bu başarısız kadrolaşmanın en çarpıcı sonuçlarını TFF'nin Avrupa Bürosu'nda da görmek mümkün.  Görevi Avrupa'da yaşayan potansiyel yıldız adaylarını Türk futboluna kazandırmak olan TFF Avrupa Büro son yıllarda adeta iflas etmiş durumda. Her ne kadar birkaç isim ön plana çıkarılmaya çalışılsa da, özellikle Mesut Özil ile yaşanan hayal kırıklıkları artarak devam edecek gibi.
Almanya Futbol Federasyonu harıl harıl yetenekli Türk gençlerini saflarına katmayı başarırken, bizim elimiz maalesef armut topluyor. Kendi ayakları ile bize gelmek isteyen futbolcularımızı bile kapıdan çeviriyoruz.
TFF Almanya Bürosu'nun nasıl bir durumda olduğunu,  Teknik Sorumlu Erdal Keser ile o tarihte Bayern Münih'te oynayan ve gelecek için büyük umutlar vadeden Mainz takımının Türk futbolcusu Deniz Yılmaz arasında geçen aşağıdaki telefon konuşmasından rahatlıkla anlayabilirsiniz.
  • § E.K - Deniz seni çok yakından takip ediyoruz. Çok formdasın. Çok yeteneklisin. Seni ilk etapta A2 Milli Takımızda oynatmak istiyoruz. Bu nedenle de bu hafta sonu kampımıza davet ediyoruz. Davet yazını hazırladık.
  • § D.Y - Kusura bakma hocam gelemem!
  • § E.K - Neden gelmiyorsun. İnsan ülkesi için oynamaz mı?
  • § D.Y - Hocam oynar oynamasına da ben ağır bir operasyon geçirdim. Bırakın oynamayı , 1 aydır antrenmana bile çıkmıyorum. Mart'a kadar futbol bana yasak.
  • § -Hımm! Geçmiş olsun, oldu o zaman ben seni sonra ararım.
Çok yakından takip ettikleri! futbolcu tam 1 aydır sakat. TFF Yakın takipte!
Öte yandan Almanya Futbol Federasyonu Genç Milli Takımlarında mücadele eden Türk asıllı futbolcu Tarık Çamdal için, arasının açık olduğu hocası ile barışması için devreye bile giriyor. Katı tutumları ile bilinen, disiplinden ödün vermeyen Almanlar maç eksiği oluşmasın diye futbolcularını tek tek takip edip, hocalarından bu futbolcuların istikrarı için özel ricada bulunuyor.
Tarık Çamdal demişken, çok yakında herkesin yakından tanıyacağı bir futbolcudan bahsediyorum. 1860 Münih takımında oynuyor. 19 yaşında ve tam 10 kez Almanya U19 takımının formasını giymiş bir futbolcu.
Geçtiğimiz günlerde bir gazete satır arasında Türk Milli takımına davet edildiğini, ama Tarık'ın bu daveti ret ettiğini yazmıştı.
Tarık ile bizzat kendim konuştum. "Cüneyt Ağabey bir kez bile davet gelmedi. Ülkemin formasını giymek için ne gerekiyorsa yaparım. Davet gelmediği ve Almanlar sahip çıktığı için mecburen Alman Milli Takımı'nda oynuyorum. Yoksa her şeyi göze alırım ve bir an bile düşünmem Ay-Yıldız için" dedi. İşin ilginci sene başında başta Galatasaray ve Beşiktaş olmak üzere tüm kulüplerimizin transfer listesine giren bu oyuncu maalesef TFF 'nin takip listesinde yok.
Elimizden kaçan Mesut'lar, kaçmak üzere olan Tarıklar, Denizler... İşte bunlar Türk Futbolu'nu belki öldürmeyecek, ama sakat bırakacak sakat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder