Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında yapılan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Olağan Genel Kurulu’ndan sonra, “TFF Genel Kurulu iptal edilecek (mi)?” başlıklı bir yazı yazmış ve yapılan Genel Kurul’un kuvvetle muhtemel iptal edileceğini söylemiştim. Skandallarla dolu olan ve yönetimin TFF tarihinde ilk kez ibra edilmediği bu Genel Kurul’da, Faal Futbol Hakemler Derneği’nin Başkanı ve yetkili kıldığı 5 delege yer almamaktaydı. Bu üye derneğe, Genel Kurul iç tüzüğü hükümlerine göre de gerekli tebligatlar yapılmamıştı. Bu nedenlerle; Statü de açıkça belirtildiği üzere sadece usulüne uygun olarak toplanan Genel Kurul karar alma yetkisine sahip olacağından ve bu Genel Kurul usulüne uygun toplanmadığından Genel Kurulun iptal edilmesi yönünde hak sahipleri tarafından dava açılmıştı.
TFF’nin mevcut yönetimi, “Ne yaparsam yanıma kar kalır” mantığıyla hareket ederek, kanunları bile hiçe saymaya kalkışınca, olanlar oldu. Yetkisini kanunlardan alan Genel Kurul bu kez TFF Yöneticileri’nin çıkarları doğrultusunda toplanmış, kanun çiğnenmiş ayaklar altına almıştı.
Ancak, TFF Yönetimi’nin unuttuğu bir şey vardı; Türk Adalet Sistemi, her ne kadar ağır aksak ilerlese de sonuca mutlaka ulaşır. Suçlular cezalarını eninde de sonunda mutlaka bulur. Nitekim peşi sıra yapılan duruşmalar sonrasında, bu konu ile ilgili karar tarihi, yüce mahkeme tarafından Mayıs ayı olarak belirlendi. Mayıs ayı içinde yapılacak duruşmada, mahkeme bilirkişi raporları doğrultusunda Genel Kurul’un usulüne uygun olmadığına ve iptal edilip edilmeyeceğine karar verecek.
Bana ulaşan ilk bilgilere göre, bilirkişi raporları Genel Kurul’un kesinlikle iptal edileceği şeklinde. Hatta TFF yönetiminin acilen kayyuma devredilmesi gerektiği konusunda da bir görüş birliği varmış. Buna duruşmadan önce bile karar verilebilirmiş! Daha da ötesi TFF yöneticileri hakkında cezai işlem uygulanması söz konusu.
Temmuz ayında yazdığım yazıda da söylediğim gibi bu sürpriz bir gelişme değil. Ben böyle bir gelişmeyi zaten bekliyordum. Görünen köy kılavuz istemiyordu. Zaten yerlerde sürünen Türk futbolunun marka değeri bu gelişmeler sonrasında nerede olur siz düşünün. Yöneticilerin yapılan bir genel kurula dahi şaibe karıştırmaları durumun ne noktaya geldiğini en iyi şekilde özetliyor sanırım.
İşin garibi tüm bu gelişmeleri ulusal basınımız görmezden geliyor ve sanki hiçbir şey olmuyormuşçasına sessiz kalıyor. Adeta üç maymunu oynuyor. Bir gazeteci olarak meslektaşlarımın bu denli sessiz kalmasını kabullenemiyorum. Bugüne kadar inanmıyordum ama artık bu korku edebiyatına inanmaya başladım.
Zaten ibra edilmemiş olan bir mali tablo ile usulünce toplanmamış Genel Kurul delegelerinin önüne çıkmanın tek bir izahı olabilir: Koltuk korumak!
2008 Ocak ayında kayyum kontrolünde gerçekleşen Genel Kurul’la göreve gelenler, büyük bir ihtimalle kayyum kontrolündeki bir Genel Kurul’la Haziran ayında görevlerini bırakacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder