26 Eylül 2010 Pazar

Sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler!


Sevgili Arif arayıp Cumhuriyet Spor Eki’ni yeniden hayata geçiriyoruz dediğinde yaşadığım mutluluğu tarif edemem.

Sanal dünyada da olsa tekrar o çatının altında yazacak olmanın heyecanını yaşadım. O günkü anılarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Daha çocuk denecek yaşta girdiğim meslekte, ikinci yuvamdı Cumhuriyet. 90’lı yılların hemen başında efsane kadrosu ile sadece benim için değil, bir çok genç meslektaşım için tam bir okuldu Cumhuriyet Spor Servisi. Rahmetli Abdül Ağabey başta olmak üzere, Arif Kızılyalın’ın, Asena Özkan’ın, Yunus Türkay’ın, Mustafa Ersoy’un, rahmetli Ercan Turcan’ın, rahmetli Necmi Gülümser’in, Levet Yücelman’ın, Levet Dikmener’in, Hakan Akarsu’nun ve Metin Tükenmez’in üzerimdeki etkilerini ve emeklerini unutmak mümkün değil. Onlara müteşekkirim. Öte yandan atılmak üzere olan ve yok olmaktan kurtararak düzenlediğim Spor Servisi’nin o paha biçilmez arşivinin hala kullanıldığını bilmek benim için büyük bir onur.

İlk yazıma gelecek olursak; Futbolun bacasız sanayi haline geldiği günümüzde, hiç şüphe yok ki sokaktaki adamdan, meclisteki milletvekiline, esnafından iş adamına herkes kendince bir “Futbolsever”. Hatta eskiden sadece erkeklerin gözdesi olan bu büyülü spor, bugün artık bayanların da vazgeçilmezi halinde.
Düz mantıkla bakıldığında futbol keyif almak için oynanan, oynayana ve izleyene güzel vakit geçirten, basit ama bir o kadar da keyifli olan bir oyun. Ancak kimse bunun bir oyun olduğunun ve bundan keyif alınması gerektiğinin farkında değil.

Ülke futbolu yangın yerine dönmüş durumda. Tablo hiç iç açıcı değil! Hemen her hafta sahalarımızda olay var. Tribündeki seyirci sayısında her geçen gün gözle görülür bir düşüş yaşanıyor. Kulüpler borç batağı içinde. Anlı şanlı geçmişi olan birçok takım ya kapandı ya da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bahis çeteleri, mafya futbolun önüne geçmiş, şaibeler ayuka çıkmış durumda. Anneler, babalar çocuklarını artık futbol yerine salon sporlarına teşvik ediyorlar. Zaten liglerimizde uygulanan yabancı politikaları nedeniyle can çekişen alt yapımız, böylece tam anlamıyla kaderiyle baş başa kalmış durumda.

Futbolu yönetenler, yönetilenler, yaşanılanları aktaranlar ve izleyiciler, boş muhabbetleri, kısır takım çekişmeleri ve kavgaları ile futbolu oyun olmaktan çıkarmak için adeta yarış halinde. Türkiye Futbol Federasyonu ve kulüplerimizin üst düzey yöneticileri ülke futbolunun gelişimine hizmet edecek fikirler üretmek yerine, sadece kendi çıkarlarına hizmet edecek uygulamalar içindeler. Gaflet, delalet, hatta hıyanet!

Basınımız ise güzide kulüplerimiz Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş dışındaki kulüplerimizi, devekuşu misali kafasını kuma sokmuş görmezden gelmeye devam ediyor. Anadolu kulüplerinin başarısı tiraj getirmediğinden ranta dayalı bu sistemde, medya patronları büyük başarıları bile görmezden gelip 3 büyüklerdeki dedikoduları ön plana çıkarıyor. Öyle ki geçtiğimiz senenin şampiyonu bu senenin 6’da 6 yapmış Bursaspor’u bile kendine arka sayfalarda yer buluyor.

Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.

Elbette, sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler, değiştirmek isteyenleri ise dışlarlar. Fakat bu gidişle ellerinde sistem kalmayacağının da farkında değiller bu zavallılar.

Birilerinin bu işe el atması gerekiyor. El atanlar hemen bir acil eylem planı hazırlamalı ve bunu uygulamaya sokmalı. Bu acil eylem planında mutlaka olması gereken bazı maddeler var. Sistemi değiştirmek istemeyenler aslında bunları herkesten çok daha iyi biliyor.

Şöyle birkaç madde ile üzerinden geçmek gerekirse; Çıkıyordu, çıktı, çıkacak denilerek, yılan hikâyesine dönen ve yıllardır rafta bekletilen spor yasası, kusursuz bir şekilde acilen çıkmalı. Kulüplerin mali durumlarını kontrol ve denetim altında tutan bir yapılanma oluşturulmalı. Yabancı sayısı ya sınırlanmalı ya da nitelikli yabancının gelmesine yönelik tedbir alınmalı. Spor Toto Süper Lig yeniden yapılandırılmalı kesinlikle takım sayısı düşürülmelidir. Keza bu ligdeki naklen yayın sayısı da haftada üçten fazla olmamalıdır. Statlardaki güvenlik önlemleri UEFA kriterlerinin daha üstüne çekilmeli, maçlara giren her taraftar kontrol altında tutulmalıdır.

Bu maddeler böyle uzar gider. Her konu üzerinde sayfalarca yazılacak öneri, düşünce ve gerçekler var. En büyük gerçekse kimsenin bu işe el atmadığı.

Oysaki futbolun ülkemizdeki kalitesinin ve hacminin büyümesine katkıda bulunmak, bir futbolsever olarak hepimizin vazifesi. Günümüzde artık dev bir sanayi haline gelmiş olan bu sektörün, ülkemize daha fazla katma değer üretmesine yardımcı olmak boynumuzun borcu.

Basit bir oyunla bu kadar uğraştığımız için çoğu zaman basitlikle suçlanan biz yazarlar, ülke futboluna çözüm sunacak önerileri dile getirebilirsek ve özellikle de futbol terörünün çözümüne katkıda bulunmak gibi yüce bir ideali gerçekleştirebilirsek, bu suçlamalardan kendimizi biraz olsun uzak tutabiliriz. Başarının gölgesinde yüceliriz biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder