21 Nisan 2014 Pazartesi

Tarihe tanıklık etmek

Türk futbolunun hiç şüphesiz en büyük başarısı 2002 Dünya Kupası’nda elde etmiş olduğumuz Dünya 3.’lüğüdür.

İşte o efsane ekip geçtiğimiz günlerde 12 yıl aradan sonra ilk kez bir araya geldi. Başkanından futbolcusuna, masöründen aşçısına kadar… Naçizane ben de o ekibin bir parçası olduğum için, kaptan Rüştü Reçber’in organize ettiği bu buluşmanın davetli listesindeydim.

Muhteşem bir gün geçirdik. Eski günleri andık, şakalaştık, ağlaştık, eğlendik, üzüldük…
Toplantının ortak konusu “12 yıl içinde futbolun her geçen gün kötüye gitmesi” oldu. Tüm futbolcular futbolun ve futboldaki değerlerin daha kötüye gittiğinde hemfikirdiler. Geçen 12 yıllık sürede sahadaki futbolda gözle görünür bir düşüş olduğunu ve gelecek için de umutsuz olduklarını söylediler.


16 yaşımdan beri futbolun içindeyim. Futbol da oynadım, genç takımlar seviyesinde milli de oldum, ancak hiçbir zaman yeşil sahanın teknik kısmı ilgimi çekmedi. Bu yüzden tutup da futbol artık yavaş oynanıyor, şöyle kötü oynanıyor, böyle eksikler var tarzında yaklaşımda bulunmayacağım.

Ancak bildiğim tek şey var ki artık her anlamda başarıdan çok uzaktayız. Marka değerimiz geri de kalan 12 yıl içinde o günkünden daha kötü durumda. Medyamız ayaklar altında, seyirci profilimiz hiç olmadığı kadar düşmüş durumda. Futbolcular ise sahip olduklarının bilincinde değil…

2002 Dünya Kupası’na gidene kadar tek büyük başarımız 1954 yılında Dünya Kupası’nda yer almamız ve meşhur Macar zaferiydi. Ben bu hikâyelerle büyüdüm. Hep büyük bir başarının hayalini kurdum. 2002’de elde ettiğimiz bu başarının bu anlamda tarifi benim ve benim gibi bekleyenler için anlatılamaz. Guruptan çıkmış olmak bile büyük bir başarı kabul edilecekken, ülkemiz turnuvanın en fazla maç yapan 4 takımından biri olma başarısını gösterdi. Ev sahibi takımlardan birini yenerek Dünya 3. oldu. Gerçekten inanılmazdı.



O kadrodan aktif futbol yaşantısını sürdüren tek bir isim var; Emre Belözoğlu. Diğer isimlerin tamamı futbolu bıraktı. Birçoğu ise futboldan kopmuş durumda. Efsane kadro elini taşın altına tam anlamıyla koyamadı.

Türk futbolunun bir an önce silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Gerekli radikal kararları alarak, 14 yıl öncesi yakaladığımız o altın çağı tekrar yakalamamız gerekiyor. Milli Takımımızın başında Türk futbolunun marka ismi Fatih Terim bulunuyor.  İmparator ne yapacağını bilir. Eminim ki kısa bir süre sonra yine başarılarıyla guru duyduğumuz bir Milli Takım ortaya çıkacaktır.


Ben çocuklarıma anı anlatmak istemiyorum. Aksine çocuklarımın tarihe tanıklık edip, çocuklarına "Bizim neslimiz dedelerimizinkinden daha iyiydi" demesini istiyorum. Umarım bu jenerasyon bunu başarabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder