Önümüzde yerel seçimler var. Sokaklarda bir bayrak
curcunası, bir gürültü kirliliği almış başını gidiyor. Sanki oy verenler
bayraklardan etkilenip, ya da müzikten mest olup, vereceği oyu belirleyecek.
Aranızda oyunu bu şekilde değiştiren biri varsa bu yazıyı zaten hiç okumasın.
Siyaseti oldum olası sevmiyorum. Anlamıyorum da zaten! Hoş
anlamak istediğimde de mantığım almıyor. Bu konuda özürlüyüm. Akıl yoksunuyum.
Sahi siyasette akıl, mantık var mı? Hani eskiden derlerdi ya
“askere girdiğinde mantığı dışarıda bırak” diye! Siyasette böyle bir şey mi?
Siyasette tek yapabileceğim şey yerel yöneticilik olurdu
sanırım? Aslında onda bile şüpheliyim ama galiba siyasetin biraz daha bağımsız
hareket edilebilen yeri yerel yönetimler gibi gözüküyor!
Diyelim ki milletvekili olmaya karar verdiniz? Çok iyi bir
eğitiminiz, diplomalarınız,
projeleriniz var. Çevrenizde sevilen sayılan
birisiniz. Ama hiçbir siyasi partiye üye değilsiniz. Hiçbir siyasi çalışma
yapmamışsınız. Olabiliyor musunuz? Kesinlikle hayır! Sizin bu vatana
verebileceğiniz hizmetler, bilgi birikim, tecrübe… Hiç birinin önemi yok.
Önemli olan A Partisi, B Partisi biraz da C Partisi… Yaşadığınız lokasyona göre
diğer birkaç parti…
Hadi diyelim bir partiye daha yakın hissettiniz kendinizi.
Gittiniz üye oldunuz. Ruhunuzu o partinin düşüncelerine satmadıkça kabul
görmüyorsunuz. İnanmadığınız doğru bulmadığınız düşünceler dahi olsa itiraz
edemiyorsunuz. Koşulsuz kabul etmek zorundasınız. Parti lideri ne derse ona tabiisiniz. Sizi
aday gösterecek olan bir elin parmakları kadar kişinin düşünceleri sizin ve
size oy verecek olan insanların düşüncelerinden daha değerli. Hadi diyelim ki o
bir elin parmakları kadar kişi sizi es kaza seçti. Parti lideri onay vermezse
yine milletin vekili adayı olamıyorsunuz.
Yani aslında siz meclise millettin vekili olarak
girmiyorsunuz. Partinin vekili olarak giriyorsunuz.
Yerel seçimlerde de durum pek farklı değil!
Bugün dünyanın en eğitimli, en donanımlı kişisi çıksa ortaya
muhteşem yapılabilir projeler koysa, bu kişi dürüstlüğü ile nam salmış olsa
eğer o bölgenin seçmenlerinin “tuttuğu parti”den değilse kazanma şansı
sıfırdır. Hatta bu kişi ülkenin en güçlü partilerden birinden dahi aday olsa o
bölgede diğer parti güçlü işe asla oy alamaz. Çünkü yapacakları, projeleri,
katkıları ilgilendirmez. O karşı partilidir. O zamanda ideoloji devreye girer. Benim gibi
düşünmüyorsa yapacağının bir kıymeti yok. Az olsun bizimkilerden olsun! Bu
mantık vardır.
Ben böyle siyasetin neresini seveyim? Varsın benden uzak
dursun!
Benim için hiçbir partinin zerre kadar önemi yok. Tek
bakacağım şey benim yaşam standartıma yaşantıma katacağı pozitif değerler.
Çocuklarımın geleceğine yapılacak yatırımlar. Ülkemin gelişimine dair
üretilecek projeler. Beni yönetecek vasıfa sahip olup olmadığı. Sıkıntım
olduğunda ulaşıp ulaşamayacağım.
Biliyorum bencilce. Ama herkes yaşam standartı için aynı
hassasiyeti gösterirse zaten seviye ister istemez yükselir. Herkes şu an
yaşadığından daha rahat ve huzurlu yaşar.
Uzun sözün kısası siyasetin canı cehenneme …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder