17 Ekim 2013 Perşembe

"Futbol" sever

Biz ülke olarak futbolu sevmiyoruz. Futboldan falan da anladığımız yok. Her fırsatta 80 milyonluk bir ülkeyiz diye övündüğümüz insanlarımızın arasında, futbolsever! diye tanımlayacağımız yaklaşık 35 milyon kişi var. Ancak bunların futboldan anladığı tek şey amiyane tabiri ile “sidik yarıştırmak”! Yani Avrupa Şampiyonlar Ligi Finali Türkiye’de oynansa bu futbolseverlerin! umurunda olmaz. Onlar için varsa yoksa Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş… Hoş sorsanız bu kulüpler hakkında da pek fazla bir şey bilmezler ya, o da ayrı bir konu. Bu 35 milyon içinde gerçek futbolsever diyebileceğimiz 2 milyon kişilik bir kitle var. Bilen, gören, okuyan, tüketen…

Ancak bu gerçek futbolsever dediğimiz kitle için bile takım tutmak tıpkı bir dine inanmak gibi bir olgu. Takımlarını futbolun hep üstünde tutuyorlar. Onlar için takımları bir yana, futbol bir yana. Kurallar bu takımlar için dizayn edilmiş diye düşünüyorlar. Eğer kurallar takımlarının çıkarlarına ters düşerse hemen mızıkıyorlar.

Elbette bunun birçok etkeni, sayılmayacak kadar sebebi ve sosyolojik nedeni var. Ancak bana göre en önemli nedeni medya! Bizim ülkemizde maalesef spor medyası yok. Biz de futbol medyası var. Televizyonların futbol haberleri, gazetelerin futbol sayfaları var.

Ülkemizin bir voleybol takımı dünya şampiyonu oluyor ama gazetelerde kutu haber oluyor. Televizyonlarda ise tek cümle ile geçiştiriliyor. Sonra o gazete spor sayfası olduğunu söylüyor, televizyon da spor haberleri verdiğini iddia ediyor. Aman ne güzel!

Gazete yöneticilerine sorarsanız; “Futbol yoksa okuyucu da yok!” Aslında deve kuşu misali kendilerini kandırdıklarının farkında değiller. Okuyucu, izleyici doğru verdiğiniz her haberi okur, her haberi izler. Yeter ki siz doğru seçim yapıp doğru zaman da doğru şekilde verin.
Hadi tamam futbol habercisisiniz, bunu da anladık. Ama bari doğru verin. Bu ülkede sadece Süper Lig mi var? Onu da geçtim, 18 takım için de sadece 3 takım mı var? Gerçi üç takım için de bile ayrım var. Beşiktaş bu üçlüde kendine zor yer buluyor.

Hal böyle olunca bu takımın haberlerini yapmak ve ilgili sayfalarını doldurmak için akla gelinmedik metotlar uygulanıyor. Suni gündemler, yalan haberler, şişirme haberler, kavgalar…

Ya sahi Manchaster Unidet’ın Başkanı’nın adını bilen var mı? Ya da Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih veya Olimpic Lyon? Bu saydığım takımlar dünyanın en iyi takımları arasında değil mi? Ülkeleri futbola yön vermiyor mu? O ülkelerde medya yok demek ki! Ya da okuyucu!

Ülkemizde yöneticiler futbol kulüplerinden besleniyorlar. Ufak kulüplerde bunu maddi anlamda da yapan var. Ama büyük kulüplerimizin başkanlarının temel gayesi ise medya sayesinde taraftarı elinde tutmak ve güçlenmek. Ve doğal olarak da mevcut sistemin bu şekilde gitmesini istiyorlar. Değişmesi hiç birinin işine gelmiyor.

İşte o zaman akla cevabı aslında bilindik olan sayısız bazı sorular geliyor.
Tüm partilerin bir olup mecliste çıkardıkları tek yasa olan 6222 sayılı yasa, aradan birkaç ay geçince yine tüm partilerin fikir birliği ile değişiyor. İlginç gelmiyor mu size?

Acaba Aziz Yıldırım Fenerbahçe Başkanlığını neden bırakmıyor dersiniz? Bıraktığında parmaklıklar ardını boylaması muhtemel olduğu için olabilir mi?

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal yaş kemale erince mi bir anda Galatasaraylı oldu? Yoksa devlet ile yaptığı bazı işler, ihaleler garanti olsun diye mi Sarı Kırmızılı kulübün başına geçti?

Tüpçü yakıştırması ile taraftarın diline dolanan ve önce Beşiktaş ardından da Türk futbolunun başına geçen Yıldırım Demirören onca parası varken neden bunca küfürü yemeyi göze alıyor. “Yeter Yıldırım Demirören yeter” tezahüratlarını duymak hoşuna mı gidiyor dersiniz?

İlkokulu bile zor bitirdiğini her fırsatta dile getiren Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Bordo-Mavili takımın başkanı değil de Trabzon Belediye Başkanı dahi olsa, bugün Trabzonlular üzerinde kurduğu hakimiyeti kurabilir miydi acaba? 

Tek tek isimleri, futboldan bu anlamda rant sağlayanları, beslenenleri saymak mümkün değil. Liste uzar gider. Ben söyleyince meslektaşlarım kızıyor. Sorun bu isimlerde değil. Bu isimlerin yerinde ben de olmayı isterim. O gücü kullanmak güzel olsa gerek. Sorun bu gücü onlara dolaylı olarak veren medyada.

Yoksa ben yanılıyor muyum, onlarda mı tıpkı 35 milyon gibi bir futbolsever?


3 yorum:

  1. Peki dostum ben neden senin yazılarında futbol haricinde bir yazı göremiyorum. Mesela geçen hafta basketbol da son saniyede yapılan atışla Fenerbahçe Galatasarayı yendi. Hani sendeki hakkaniyet duygusu.. ;)

    YanıtlaSil
  2. Ben aksini iddia etmedim ki! Ben sadece olayın 3 takımdan ibaret olmadığını söylüyorum. Ama haklısın.futbolun dışında da yazmam lazım. Senin için yazacağım söz :) Ha burada da yine taraftarlık yapmışsın o da ayrı :)

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederimmmm ;)) sonuna kadar Fenerbahçe :)))

    YanıtlaSil