15 Aralık 2011 Perşembe

Umutsuz Vaka

Bizler büyük bir oyunun küçük bir parçasıyız. Hepimiz bize verilen rolü oynuyoruz. Kimimiz bu rolü kusursuz oynarken, kimimiz kurallara uymayarak ezber bozabiliyoruz. Ezber bozanlar, oyun sahipleri tarafından oyun dışına itilmeye çalışıyor. Rolünü eksiksiz ve kusursuz yerine getirenler ise mükâfat olarak köşe başlarını tutuyor. Bir de kendine verilen rolün farkına varmadan oyun içinde olanlar var. Onlar ise olup bitenden bir haber, oyun sahiplerine hizmet ediyorlar. Bu oyunun adı kimi zaman siyaset, kimi zaman spor, kimi zaman da yaşamın ta kendisi…

Ben kendi adıma rolünün farkında olmayanlarla ezber bozanlar arasında gidip geldiğimi düşünüyorum.  Oyun arkadaşlarım ise çoğunlukla rolünün farkında olmayanlar ile zaman zaman rolünü eksiksiz oynayanlar.

Bugüne kadar futbol camiasında bu oyunu oynadık durduk. Ama bu oyunda artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Oyun belki tam anlamıyla bozulmadı, ama oyun sahipleri ciddi bir yara aldılar.

Herkesin bildiklerini, herkesin yazdıklarını kaleme almayı sevmiyorum. Bana bu mesleği öğreten büyüklerim farklı olmayı, bakış açımı değiştirmeyi öğrettiler. Ben de elimden geldiğince bu öğretileri uygulamaya çalışıyorum.

Bu mesleğin içinde olup “Tarafsızım,” diyen herkes yalan söyler.  Ama mühim olan taraf olduğu halde tarafsız,  yalın ve objektif gözle bakmayı becerebilmektir. İşte ben de olaylara renkli gözlüklerle bakmak yerine saydam gözlüklerle bakıyorum.

Benim aylar önce yazdıklarımı şimdilerde birçok meslektaşım ilk kez kendileri kaleme alıyormuşçasına yazıp, sonra da atıp tutuyorlar. Arkalarına aldıkları rüzgâra göre yön alan bu kişiler, kardan adam olduklarının bile farkında değiller.

Sevdiklerimden, dostlarımdan sürekli uyarılar alıyorum. “Sana ne sana mı kaldı Türk Futbolunu kurtarmak?”, “Sakin ol! Bu ne şiddet bu ne celal!”,  “Bulaşma bu işlere” … Son zamanlarda en çok duyduğum sözler bunlar oldu.

Yazdıklarımdan keyif almaya başladım. İnsanların telefonla arayıp ihbarlarda bulunması, bilgiler aktarması,  attıkları maillerle tepkiler vermesi beni çok mutlu ediyor.

Maillerde en fazla iddianame ile ilgili düşüncem sorulmuş. Sokaktan geçen en alakasız kişilerin bile fikir sahibi olduğu bu iddianameyi yorumlamayacağım.  Hukukçu değilim ki hukuki bir değerlendirme yapabileyim.  Okuduklarımdan anladığım kadarıyla, savcı çok zor bir konuda, çok zor bir iddianameyi olabildiğince başarılı bir şekilde hazırlamış. Yüzlerce sayfa iddianame hakkında birkaç satırda yorum yapmak doğru değil.

Türkiye Futbol Federasyonu krizi iyi yönetemedi. Hemen hemen herkes bu konuda hem fikir. İlk başta alması gereken kararları alamadı. İçindeki çürük yumurtaları temizleyemedi. UEFA ile ilişkileri koordine edemedi. Yayıncı kuruluşun etkisi altında kaldı. Ve en önemlisi tüm hamlelerini “Fenerbahçe’yi nasıl düşürmem!”  hesabı yaptı. Verilen tüm kararların arkasında bu düşünce var.

Hal böyle olunca da bugünlere geldik. Günü kurtarmak adına yarınları çoktan feda ettik.  19 Nisan 2011’de yazdığım bir yazımda “Yanlış tedavi hastayı öldürmese bile sakat bırakırmış. Aynı hesap Türk Futbolu da ha öldü ha ölecek, ama ölmese bile bu gidişle sakat kalacak,” demiştim. Türk Futbol beceriksiz ve yeteneksiz yöneticilerin elinde ciddi bir şekilde sakatlandı. Umarım sahalara dönüşü uzamaz.

prosentez@prosentez.com

www.twitter.com/prosentez

4 yorum:

  1. Yazının ilk paragrafında sanki kendimi buldum sanki benim hislerime bire bir tercüman olmuşsun arkadaşım. Bütününe bakıldığında yazı şahane anlatmış gerçekleri...Ellerine fikrine sağlık ama sağırdır duvarlar duymaz işine gelmediğinde o yüzden yorma güzel yüreğini fazla, her şey olacağına varıyor sonunda...

    YanıtlaSil
  2. Tek kelime ile harika... ...

    YanıtlaSil
  3. sanki türk futbolunda yapılan bütün pislikler fenerbahçe tarafından yapılmış,sanki bütün şikeler fenerbahçe tarafından organize edilmiş,sanki bütün futbolu fenerbahçe katletmiş.
    ya birazda diğer takımlarıngeçmişte ve bugünde yaptıklarından(özellikler haluk ulusoy zamanından yada zaladlı maçların oynandığı zamanlardan)bahsetsen objektiflik sözüne inanabilirim.
    ama her yazında bütün yapılanları fenerbahçeye yüklediğin zaman bu inandırıcılın pek kalmıyor.hadi diyelim fenerbahçe şike yaptı,maç satın aldı,hakem satın aldı.ya sormazlarmı bütün bunları tek başınamı yaptı diye???

    YanıtlaSil