Türk Futbolu gerçekten de önemli bir süreçten geçiyor. Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinin başkanı, diğerinin teknik direktörü şike suçlaması ile cezaevinde bulunuyor. Futbolcular, menajerler, teknik adamlar, taraftarlar ve yöneticilerden oluşan onlarca futbol adamı da yine aynı kaderi paylaşıyorlar. Avrupa’nın futbol patronu istemedi diye ülkenin şampiyonu, TFF tarafından UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmiyor. Soruşturmayı yürüten savcının sınırlı sayıda TFF’ye yolladığı ve sadece etik kurulu tarafından görüldüğü iddia edilen belgeleri nerdeyse okumayan yok.
Ancak tüm bunlar olup biterken TFF’ye göre her şey süt liman. Ortada ne sorun var, ne de sıkıntı. Artık sokaktan geçen çocukların bile yakından bildiği konularda, TFF devekuşu misali başını kuma sokmuş beklemekte. Sürekli gündem değiştirerek ve yayıncı kuruluşun istekleri doğrultusunda kararlar alarak durumu hepten içinden çıkılamaz hale taşımakta.
Süreç ile ilgili ve yakın gelecekte olacaklarla ilgili çok yakında bir yazı yazacağım. Geçtiğimiz sezonun son 10 maçında bahis şirketlerinde dönen anormal rakamlardan, kulüplerin TFF ile yaptığı toplantıda neler konuştuğuna kadar, beklentilere ve olabileceklere dair elimden geldiğince paylaşımda bulunmaya çalışacağım.
Fakat şimdilik, içinde bulunulan durumu en iyi şekilde özetleyen bir belge paylaşacağım. Trabzonlu bazı sivil toplum örgütleri ve vatandaşların başlattığı hukuki bir eylem 1 hafta içinde kampanyaya dönüşecek. Aşağıda başlıklarını verdiğim bir ihtarname binlerle ifade edilen kalabalık tarafından TFF'ye çekilecek. İhtarnamenin özü kısaca şu; Bulunduğun makama verilen yetkileri kullan! Kullanmazsan sırada hukuki süreç var!
Kim bilir içinde her şeyi anlatan ihtarnamenin benzerini savcılıklarla paylaşmak isteyenler olabilir. İşte o zaman dananın kuyruğu tam olarak kopacak. Bazı ayrıntılar sizin de ilk kez dikkatinizi çekecek. Yani Trabzon tarafı cepheyi epey genişletip federasyonu baskı altına alacak. İşte bazı satırbaşları:
MUHATAP : Mehmet Ali Aydınlar, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (Adres: Türkiye Futbol Federasyonu, İstinye Mah. Darüşşafaka Cad. No: 45, Kat: 2-3, İstinye, İstanbul)
KONU : 6222 sayılı kanun ve TCK çerçevesinde yürütülen şike ve teşvik soruşturması ile ilgili iddianamenin kabulünün ardından, TFF’nin 2011-2012 Futbol Sezonu’nun sonunu beklemeden şike ve teşviğe karışan kulüplerle ilgili olarak derhal gerekli disiplin işlemlerini uygulaması, aksi taktirde TFF Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesini ihlalden dolayı Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulacağının ihtarıdır.
A.1) 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hükümlerinin ihlaline ilişkin kuvvetli delillere ulaşılması nedeniyle Temmuz ayı içinde İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Emniyeti’nce soruşturma başlatılmıştır.
A.2) Türkiye Futbol Federasyonu (“TFF”), yasalar ve ana statü nedeniyle kendisine yüklenen görevler nedeniyle, süreci başından itibaren yakinen takip etmiş; hatta 13.07.2011 tarihinde: “Başta UEFA ve FIFA olmak üzere, tüm kulüplerimiz ve kamuoyunca kabul gören duruşumuz karşısında, TFF'nin hareketsiz kalarak şaibenin ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir adım atmadığı iddiası şaşırtıcı ve manidardır. Türk futbolunu yöneten en üst makam olan TFF'nin ortada bir haksızlık varsa gidermesi ve bunun için adımlar atması, en temel var olma sebebidir.” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
A.3) Fakat, yukarıdaki açıklamadan 1 ay sonra 15.08.2011 tarihinde, TFF bu açıklamasına tamamen aykırı biçimde, bazı hukuki gerekçeleri sebep göstererek yeni ve tamamen farklı bir karar açıklamıştır. Bu karara göre, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca iddianamenin kabul edilmesini müteakip, TFF’nin ifadesi ile: “(…) derhal şüpheli kulüp ve gerçek kişilerin savunmaları alınacak, bu savunmalar ve tüm soruşturma evrakı incelenmek suretiyle, Etik Kurulu'ndan nihai rapor istenecek daha sonra da hukuka ve adalete uygun bir karar verilecektir (…)” Federasyon başkanı aynı basın toplantısında “bazı maçlar ve kulüpler”le ilgili “şike kanaati oluştuğu” vurgusu da yapmıştır. Devamında UEFA da bizzat sürece katılmış, bir temsilci İstanbul'a gelerek soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı ile görüşmüştür. Akabinde ise TFF'nin UEFA'ya Spor Toto Süper Lig Şampiyonu olarak bildirdiği kulüp Şampiyonlar Ligi organizasyonuna alınmamış, ligi ikinci bitirdiği belirtilen kulüp “tüm haklarıyla” organizasyona, “lig şampiyonu” statüsünde davet edilmiştir.
A.4) TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, yukarıdaki açıklamadan henüz 1 ay dahi geçmeden 09.09.2011 tarihinde yaptığı açıklamada, TFF’nin önceki tutum, karar ve açıklamalarını tekzip eden ve onlarla çelişkili yeni bir karar açıklamıştır. Buna göre: “(…) sürmekte olan hukuki süreç ardından ortaya çıkacak sonuca ait kararı, 2011 - 2012 futbol sezonunun sonunda almaya karar vermiştir. (…)”
A.5) TFF Kongresinde seçilen başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri ile ilgili tartışmalar da federasyonun karar almayı bilerek geciktirdiği iddialarına da neden olmaktadır. Şöyle ki; Soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı ilk etapta “görevdeki federasyon” içinde şüpheliler olduğu gerekçesiyle belge ve bilgi paylaşımı yapmamıştır. Bilahere dosyayla ilgili sadece “kısıtlı” bilgileri paylaşmış ve TFF başkanı 15.08.2011 tarihli basın toplantısında bunu açıkça duyurmuştur. İki başkanvekilinden birinin, sözkonusu soruşturmaya neden olan süreçte, başkanı olduğu kulubün 4 maçı inceleme altında ve 2 futbolcusu tutukludur. Keza bir diğer başkanvekili de aynı süreçte başkanı ve diğer yöneticileri gözaltına alınıp sorgulanan bir önceki federasyonda da görev yapmaktaydı. Hâl bu iken hem federasyonun tarafsızlığı hem de karar alma sürecinin geciktirilmesi mağduriyeti etkileyen bir diğer unsurdur. Ayrıca TFF Başkanı süreçte bazı zanlılarla görüşerek tarafsızlığı konusunda şüpheler yaratmıştır.
Olay bununla da sınırlı değil işte asıl olayın püf noktası;
*TFF, 09.09.2011 tarihli açıklaması ile 2011-2012 sezonunun sonuna kadar görevlerini yerine getirmeyeceğini açıklamıştır. Eğer TFF iddianame kabul edildiğinde Kanun ve diğer ilgili mevzuatın kendisine yüklediği görevleri yerine getirmezse, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesini şu şekillerde ihlal edecektir:
(1)-Şike ve teşvik suçuna karışan kulüplere yaptırım uygulamayarak, şampiyonluk ve bağlı maddi menfaatler konusunda şike ve teşviğe karışmamış kulüpleri zarara uğratacak,
(2)-Şike veya teşvik yoluyla belli dereceye ulaşmış spor kulüplerine sağlanan maddi menfaatleri geri almayarak, bu kulüplere sezon sonuna kadar hem bu menfaatlere ilişkin faiz geliri hem de bankalar ve finans kurumları nezdinde haksız bir menfaat sağlamış olacak,
(3)-Devletin milyonlarca Türk Lirası vergi geliri elde ettiği futbol piyasasında kamu düzenini tekrar tesis edecek yaptırımları uygulamayarak, piyasadaki “güven ve adalet” unsurlarının ortadan kalkmasına, piyasanın zarar görmesine, kısa orta ve uzun vadede kamunun zararına neden olacak,
(4)-TFF yapacağı keyfi uygulama ile kamu görevinin yerine getirilmesindeki disiplini bozacak; görevlerini zamanında yerine getirmeyerek kulüpler, futbolcular, teknik personel ve taraftarların beklediği genel yararın sekteye uğramasına neden olacaktır.
İSTEM SONUCU: Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere; eğer TFF, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca iddianame kabul edildiğinde, disiplin işlemlerini uygulamazsa Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde belirtilen “Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlemiş olacaktır. Bu anlamda, iddianamenin kabulü ile mevzuatın öngördüğü disiplin işlemlerinin TFF bünyesinde “derhal” sonuçlandırılması, aksi taktirde TFF Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar hakkında, Görevi Kötüye Kullanmaktan dolayı yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacağımız ihtar olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder