16 Kasım 2010 Salı

Dinamitin fitili ateşlendi!


Türk futbolunda yapılan yanlışları korkusuzca eleştirdiğimi bilen camia içindeki dostlarım kendilerinin de bildikleri bazı konularda “Şunu neden yazmıyorsun? Bunu neden yazmıyorsun?” şeklinde sürekli sorular soruyorlar. Evet haber değeri çok büyük olan ve yazdığımda yeri göğü inletecek oldukça fazla bilgiye sahibim. Bunların birçoğu çok gizli ve önemli. Ancak öncelikle şunu belirtmeliyim ki, asla kişisel çıkarlarım uğruna Türk Futbolu’na zarar verecek şeyleri kaleme almam. Türk Futbolu’na ve içinde bulunduğumuz sektöre zarar verenlere ise hiç tahammülüm yok. Doğruluğuna inandığım konularda hiçbir güç beni durduramaz. 

Malum önümüzde Hollanda ile yapılacak bir milli maç var. Part-Time Hollandalı hocamız yep yeni bir aday kadro açıkladı. Değişimi destekleyen isimler bile bu kadar köklü bir değişimi beklemiyorlardı. A Milli Takım aday kadrosu açıklanmadan önce A Milli Takımımızın gölge Teknik Direktörü Oğuz Çetin, A Milli Takımın geniş kadrosu içinde yer alan Tuncay’ından Halil’ine, İbrahim Toraman’ından Semih Şentürk’üne, Emre’sinden Mevlüt’üne ve Nihat’ına kadar gedikli isimleri tek tek arayarak, bunun bir hazırlık maçından çok deneme maçı olduğunu söyledi. Milli takımda bir gençleştirme çalışması yapıldığını ve bazı genç oyuncuları takıma kazandırmak için farklı isimlerin kadroya çağrıldığını futbolculara açıklayan Çetin, kadroda isimlerinin olmamasını fazla önemsememeleri gerektiğini açıklayan bir telefon konuşması yaptı. 

Mesut Özil’in Almanlara kaptırılmasının etkisinden olacak, bu kez kadro oluşturulurken yurt dışında top koşturan gurbetçi futbolcular revaçta. Oynadığı futbolla İspanya’da isminden söz ettirmeyi başaran ancak Milli Takım kriterlerine uymayan! Mehmet Topal yenilenmiş kadroda, hem de hazırlık maçı olmasına rağmen düşünülmedi. Ya Part-Time hocamızın ya da gölge teknik direktörümüzün gözüne girebilmiş değil. Yani görünen o ki geniş kadrodan da aforoz edilmiş durumda. Aynı şekilde Bursaspor’un yetenekli oyuncusu Volkan Şen de yine kriterlere uymayan oyuncular arasında. 

Oyuncu isimleri tercih meselesidir. Saygı duyulması gerekir. Ancak bir milli takım yetkilisinin futbolcuları tek tek arayarak bu kadronun deneme amaçlı kurulduğunu söylemesi kabul edilesi bir durum değildir. Kaldı ki bu amaç için A2 adı altında yeni bir milli takım kurulmuşken. A Milli Takım deneme tahtası değildir. Değişiklikler ve revizyonlar bile bir usulü olmak zorundadır.
Fatih Terim zamanında oynayacak rakip bulunamadığı gerekçesiyle kapatılan A2 Milli Takımı Guus Hiddink tarafından yeniden hayata geçirildi. Rakip bulunamadığı zaman göğsüne Ayyıldız yerine Federasyon logosu takılacak formalarla, kulüp takımları ile karşılaşmalar yapılacakmış. Kenarda köşede kalmış, kendini gösteremeyen futbolcuları kazanmayı hedefleyen bu takım bir anlamda Türk Futbolu’nun stepnesi olacak. En azından olması gereken bu.

Türkiye’de 600’e yakını aktif olmak kaydıyla, 800’ün üzerinde teknik direktör ve yine yaklaşık 13.000 (onüç bin) Türk antrenör var. Bu antrenörlerin 2000’i UEFA standartlarında diplomaya sahip. Takımlarımızın içinde bulunduğu ekonomik nedenlerden dolayı birçoğu işsiz. Bu arada bu teknik direktörler, her sene TFF tarafından düzenlenen ve katılımı ücretli olan seminere katılmadıkları takdirde Türkiye’de takım çalıştıramıyorlar. İşsiz durumdaki birçok çalıştırıcı bu seminere katılabilmek için bankadan kredi çekmek, aracını satmak gibi yollara başvurmak zorunda kalıyor.

Hal böyleyken Türk Futbolunu geliştirmek ve bu sektör çalışanlarını ayakta tutmak birinci vazifesi olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun A2 Milli Takımı’nın başına getirmeyi düşündüğü isim kim dersiniz? Sıkı durun! Yardımcılığını Hollanda kökenli teknik direktör Fuat Usta’nın yapacağı bu isim, yine bir Hollandalı. Alınan başarısız sonuçlar sonrası Hollanda basını tarafından sert bir şekilde eleştirilen Guss Hiddink’i, verdiği demeçlerle ölümüne savunan, Fenerbahçeli eski futbolcu Van Hooijdonk.

Kulüp başkanlarına şirin gözükmek ve koltuğunu koruyabilmek için Süper Lig’i yabancı cenneti haline getiren Mahmut Özgener ve ekibi adeta milli takımların altına dinamit koymuştu. Şimdi de onların milli takımın başına getirdiği isim bu dinamiti yaptığı icraatlerle ateşliyor. Yakında Flemenkçe bilmeyenler TFF’nin kapısının önünden geçemez hale gelecekler. 

Bütün bunlar olup biterken futbol ailesinin bireylerinin sessiz kalmasına anlam veremiyorum. Gerek Profesyonel Futbolcular Derneği, gerek Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği gerekse de Türkiye Futbol Adamları Derneği olup bitenleri sadece izlemekle yetiniyorlar. 

Fitilin boyu çok uzun değil. Dinamit patlarsa hasar çok büyük olur. Birilerinin bu fitili patlamadan söndürmesi gerek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder