Yıllar su gibi akıp geçiyor. Hangi ara 2017’ye geldik!
Farkına bile varamadım. Daha dün değil miydi 2016’yı kutladığımız gün?
30’undan sonra yıllar çok mu daha hızlı geçiyor ne? 30
yaşımdan sonra sanki beşer beşer atladı günler. Bu hıza yetişmem mümkün olmadı!
Savaşlar, kavgalar, krizler… Sevgisizlik had safhada! Hep
böyleydi de ben mi görmüyordum, yoksa dünya gerçekten çok mu kirlendi?
Hiç olmadığım kadar yılgın, hiç olmadığım kadar yorgun ve
umutsuzum…
Zaman zaman bir girdaba kapılmış gibi hissediyorum kendimi.
Bilirsiniz girdaptan kurtulmanın tek yolu vardır; girdabın sonuna kadar hiç
enerji harcamadan sabretmek ve sonrasında dibi gördüğünde tüm enerjinle o
girdaptan uzaklaşıp, yukarı doğru çıkmak. Ben girdabın sonuna geldiğimi
hissediyorum. Yukarı çıkmak için gerekli nefesimin olup olmadığını bilmiyorum.
Dayanabilecek miyim onu da tahmin edemiyorum!
Yüzümüzü güldürecek bizi mutlu edecek, ileriye umutla
bakacak olayları unuttuk artık.
Bilenler bilir! Aslında hiç karamsar bir insan değilimdir.
Ama olaylar o kadar üst üste geliyor ki benim de yüreğim tükendi.
Ülkemi çok seven, İstanbul’a aşık olan ben, 4 sene
sonrası için yurtdışı planları yapmaya başladım. Farklı bir yaşam, başka bir
hayat!
Sokakta her şey bana batmaya başladı. Gayri medeni,
cahil, ahlaksız, saygısız insanların sayısı gittikçe artıyor. Bir de bunlara
dostum dediğiniz insanların ihanetleri, aldatmaları, ikiyüzlülükleri ve
yalanları eklenince kaçmak tek çare olarak gözüküyor.
“Bugün tekrar yaşama başlıyor olsam yine medyayı seçer
miyim?” sorusunu defalarca kendime soruyorum! Ya da “Branş olarak sporun içinde
yer alır mıydım tekrar?” Bu sorunun yanıtını vermekte zorlanıyorum.
Hayat tercihlerden ibaret! Verdiğiniz tercihler
yaşamınızı şekillendiriyor. Yaşamda bir tek ailenizi siz seçemiyorsunuz. Gerisi
hep size ait. Meslek seçiminiz, arkadaş ve dost seçiminiz, elbette ki eş
seçiminiz… Bunlarda yapacağınız her yanlış sizi hep geri atıyor. Yaşamınızın
şeklini değiştiriyor.
Elbette bazen dış faktörler de devreye giriyor. En
önemlisi şans kuşkusuz. Ama daha önemlisi ise bu şansın sizi kimle
karşılaştıracağı! Eğer sizi çekip çevirecek, hayatınızı toparlayacak, doğruyu
yanlışı gösterecek, her daim koşulsuz yanınızda olacak, güvenebileceğiniz,
inandığınız biri yaşamınıza girdiyse ona dört kolla sarılmalısınız ve asla
bırakmamalısınız. Ben bu şansı 2006 yılında elde ettim. Yaşantıma mavi gözlü,
dev yürekli bir adam girdi. Tanıyıp tanıyabileceğim en mert adam. Tahir Kıran! Bana
babalık, abilik, arkadaşlık ve patronluk yaptı. Vizyonumu ve misyonumu
değiştirdi. Onun üzerimdeki emeklerini, bana kattıklarını, hakkını asla
ödeyemem.
Siz siz olun yaşantınızla ilgili tercihleri yaparken çok
dikkatli olun.
Herkese 2017 yılının en başta sağlıklı ve huzurlu
geçmesini, sonrasında da yaptığınız tercihlerle mutluluk getirmesini diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun...
Hoşça
kalın. Mutlu Kalın.