Türk futbolunun hiç şüphesiz
en büyük başarısı 2002 Dünya Kupası’nda elde etmiş olduğumuz Dünya 3.’lüğüdür.
İşte o efsane ekip
geçtiğimiz günlerde 12 yıl aradan sonra ilk kez bir araya geldi. Başkanından
futbolcusuna, masöründen aşçısına kadar… Naçizane ben de o ekibin bir parçası
olduğum için, kaptan Rüştü Reçber’in organize ettiği bu buluşmanın davetli
listesindeydim.
Muhteşem bir gün geçirdik.
Eski günleri andık, şakalaştık, ağlaştık, eğlendik, üzüldük…
Toplantının ortak konusu “12
yıl içinde futbolun her geçen gün kötüye gitmesi” oldu. Tüm futbolcular
futbolun ve futboldaki değerlerin daha kötüye gittiğinde hemfikirdiler. Geçen
12 yıllık sürede sahadaki futbolda gözle görünür bir düşüş olduğunu ve gelecek
için de umutsuz olduklarını söylediler.
16 yaşımdan beri futbolun
içindeyim. Futbol da oynadım, genç takımlar seviyesinde milli de oldum, ancak
hiçbir zaman yeşil sahanın teknik kısmı ilgimi çekmedi. Bu yüzden tutup da
futbol artık yavaş oynanıyor, şöyle kötü oynanıyor, böyle eksikler var tarzında
yaklaşımda bulunmayacağım.
Ancak bildiğim tek şey var
ki artık her anlamda başarıdan çok uzaktayız. Marka değerimiz geri de kalan 12
yıl içinde o günkünden daha kötü durumda. Medyamız ayaklar altında, seyirci
profilimiz hiç olmadığı kadar düşmüş durumda. Futbolcular ise sahip
olduklarının bilincinde değil…
2002 Dünya Kupası’na gidene
kadar tek büyük başarımız 1954 yılında Dünya Kupası’nda yer almamız ve meşhur
Macar zaferiydi. Ben bu hikâyelerle büyüdüm. Hep büyük bir başarının hayalini
kurdum. 2002’de elde ettiğimiz bu başarının bu anlamda tarifi benim ve benim
gibi bekleyenler için anlatılamaz. Guruptan çıkmış olmak bile büyük bir başarı
kabul edilecekken, ülkemiz turnuvanın en fazla maç yapan 4 takımından biri olma
başarısını gösterdi. Ev sahibi takımlardan birini yenerek Dünya 3. oldu.
Gerçekten inanılmazdı.
O kadrodan aktif futbol
yaşantısını sürdüren tek bir isim var; Emre Belözoğlu. Diğer isimlerin tamamı
futbolu bıraktı. Birçoğu ise futboldan kopmuş durumda. Efsane kadro elini taşın
altına tam anlamıyla koyamadı.
Türk futbolunun bir an önce
silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Gerekli radikal kararları alarak, 14 yıl
öncesi yakaladığımız o altın çağı tekrar yakalamamız gerekiyor. Milli
Takımımızın başında Türk futbolunun marka ismi Fatih Terim bulunuyor. İmparator ne yapacağını bilir. Eminim ki kısa
bir süre sonra yine başarılarıyla guru duyduğumuz bir Milli Takım ortaya
çıkacaktır.
Ben çocuklarıma anı anlatmak
istemiyorum. Aksine çocuklarımın tarihe tanıklık edip, çocuklarına "Bizim
neslimiz dedelerimizinkinden daha iyiydi" demesini istiyorum. Umarım bu
jenerasyon bunu başarabilir.