Ülkemizde gelenek bu olsa gerek. Biz
de kuralların uygulanması için illaki aksiliklerin öncelikle yaşanması lazım.
Önce adam ölecek sonra tedbir alınacak.
Sanırım edebiyatımızın en önemli isimlerinden
Peyami Safa “Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman
insanları değil armutları olgunlaştırır” derken
bunu edindiği tecrübelere dayanarak söylemişti. Evet Armutlar olgunlaştı!
Yıllarca, hem de canlı olarak
göremediğimiz 3-1’lik Macar zaferi ile avunmuş ve başka bir başarıyı tadamamış
bir neslin temsilcisi olarak, Macaristan’a 3-1 yenilmek açıkçası bana çok da
garipsenecek bir durum gelmedi. Tıpkı daha düne kadar bizim için çantada keklik
görünen futbol fakiri 4. sınıf rakiplerimizin, yaklaşık 5 yıl sonra bize fark
attıklarında hissedecekleri gibi.
Milli Takımımız son 20 yılın en kötü
dönemini yaşıyor. Oynadığımız gurup eleme maçlarında 4 maç sonunda sadece 3
puan alındığını hatırlayan 20 yaşında kaç kişi vardır acaba?
Yolun sonuna gelindi mi?
Hayır! Dahası da var… 90’lı yılların öncesine dönmemize ramak kaldı. Belki daha
da kötüsüne.
Dikkatler şu an Milli Takıma
çekildi. Sorunun sadece Milli Takımda olmadığını futbolun içindeki herkes çok
iyi biliyor.
Siyasetin futbola el attığı günden
bu yana işler arap saçına dönmüş durumda. Sporda siyaset olmaz, olmamalı!
Sporun kendi siyaseti olur. Bir spor kulübünün yöneticileri sırf A partisinden,
sırf B partisinden olacak diye spor yöneticiliğini bilmeyen, sporun kendi
siyasetini yaşamamış insanları koltuklara oturtursanız başarısızlık
kaçınılmazdır. Çizik bir
elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir. Bunları söylüyoruz da takan kim?
Takacak olan kim? O da ayrı bir konu!
Asıl Çöküş Federasyonun Kendisinde
Gelelim asıl bombaya! Türkiye Futbol
Federasyonu’nun uzun bir aradan sonra yine Başbakanlık Teftiş Kurulu’ndan
ziyaretçileri var. Mali İşler didik didik sorgulanıyor. Atılan imzalar, ödenen
faturalar tek tek kontrol ediliyor. Son olarak Haluk Ulusoy döneminde aynı
işleme tabi tutulan TFF’de o dönem çok üstüne gidilmesine rağmen usulsüz hiçbir
işleme rastlanmamıştı. Ne tesadüftür ki geçtiğimiz hafta Spor Bakanlığı
mahkemenin verdiği şike kararına itiraz ederek, müdahil oldu. Görünen o ki hükmet TFF’ye
verdiği desteği çekti.
Geçtiğimiz hafta satır aralarında bir haber yer aldı birkaç gazete ve internet sitesinde. Birçok gazete haberi vermedi bile. Oysa ciddi bir dönüm noktası yaşandı Türkiye Futbol Federasyonun'da.
TFF yönetimi Eskişehir’de yaptığı
yönetim kurulu toplantısında alelacele bir karara imza attı. Daha önce Genel
Sekreter Ebru Köksal ve ardından da genel sekreter vekili Ali Parlak'ın görevine son
veren Yıldırım Demirören federasyonu önceki dönemden kalan son
genel sekreter vekili Ahmet
Müfit Cengiz'in de görevine son verdi.
Mevcut hükumete yakınlığıyla bilinen ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün dayısının da oğlu olan Finans ve Destekten Sorumlu Genel Sekreter vekili Ahmet Müfit Cengiz ile Başkan Yıldırım Demirören arasında yönetici Cengiz Zülfikaroğlu’ndan kaynaklanan soğuk bir savaş yaşandığı ortaya çıktı.
Müfit Cengiz usulsüz bulduğu bazı evraklara imza atmayınca
yönetici Cengiz Zülfikaroğlu’nun hışmına uğradı.
Nisan ayında sponsorluk anlaşması
karşılığı bedelsiz olarak yapılmasına karar verilen Antalya'daki yönetim
toplantısıyla ilgili, Gloria Golf Otel'den o toplantıyla ilgili gelen 380 bin
TL'lik faturaya "ödenemez" diyerek imza atmayan ardından da, bir
ajansa verilmek istenen U20 Dünya Kupası organizasyon işine "Veriliş
biçimi usule uygun değil" gerekçesiyle muhalefet eden Müfit Cengiz adeta dürüstlüğünün bedelini işini
kaybederek ödedi.
Müfit Cengiz’in
“Usulsüz” diyerek muhalefet edip imzalamadığı ödemenin, Cengiz’in
görevden alındığı gün yapıldığı söylememize sanırım gerek yok. Daha önce Mali
İşler Direktörlüğü yapan ve Müfit
Cengiz’in yaptığı re-organizasyonla Mali İşler Müdürlüğü’ne düşürülen Özkan Kılık’ın da, Cengiz’in görevden ayrılmasıyla
birlikte tekrar Mali İşler Direktörü olması da hayli enteresan geldi
bana.
Beşiktaş’ta yaptığı harcamalar ve
geride bıraktığı mali tablo nedeniyle sabıkalı olan Yıldırım Demirören, TFF’de de
mali yapı ile ilgili pek rahat durmayacağa benziyor.
Ancak kulağıma gelen haberlere göre
Başkan Yıldırım Demirören dönemi de miadını doldurmuş durumda.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, gerek milli takımın başarısız gidişatı gerekse TFF
içinde yaşanan bazı tatsızlıklardan dolayı huzursuz olduğu ve çevresindekilere
Yıldırım Demirören’i kastederek “tam bir hayal kırıklığı” dediği
söylentileri var. Bu söylenti doğruysa Yıldırım Demirören federasyonu
sezonun sonunu getiremez. Bunun doğru olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
Doğru olduğunu bildiğimiz şey ise
artık TFF’nin her anlamda eski başarılı günlerini mumla aradığı…
eski başarılı günlerini mi? Federasyonun en başarılı günleri şike soruşturması olmadan önce şikeyi gizli kapaklı yaptıkları ve yapanlara yardım ettikleri günlerdi.
YanıtlaSilDaha önce Macaristan maçına valizle para gönderen başarılı (!) federasyonun yaptıklarını yapamadıkları için bu TFF yönetimini kınıyoruz :
YanıtlaSilEllerinize sağlık Cüneyt Bey... Olayı o kadar güzel yazmışsınız ki! Hala amma H.U düşmanı var. İnanamıyorum.
YanıtlaSil