Dostlar, sevenler,
futbolseverler, okurlar… Son birkaç günde aldığım telefonun, mesajın ve mail
yağmurunun haddi hesabı yok. Sorular ortak:
“Şimdi ne olacak? Başarılı olacaklar mı? ”
Bu kez susma hakkımı
kullanıyorum. Çünkü kalbim ve mantığım ters düştü. Aklım karıştı. Kararsız
kaldım. Sorulan bu sorularını es geçerek, bu süreçte neler olduğunu
anlatacağım.
Türkiye Futbol
Federasyonu’nun (TFF) özerk olduğu andan itibaren gerçekleşen tüm genel
kurullarda bir şekilde bulundum. Kiminde gazeteci olarak, kiminde görevli
olarak kiminde de gözlemci olarak. Doğal olarak öncesinde ve sonrasında
yaşanılanları da çok iyi anımsıyorum. Bu Genel Kurul yaşadıklarım
arasında en sakin ve sonucu çok öncesinden belli olan, en ilginçlerinden biri
olarak belleğime kazındı. Kimine göre güçlü bir ismin galip çıktığı, kimine
göre ise bir atamanın gerçekleştiği tek adaylı bir seçimdi!
İktidarın Adayı Kim?
Genel Kurul’un ilan
edilmesiyle birlikte kulüpler arasında başlayan siyasi erkin adayının kim
olduğu sorusu, sandık başına gidildiğinde dahi soru işareti olmaktan
kurtulamadı. Delegeler kendilerine verilecek işareti bekleyedursun, Yıldırım
Demirören ve ekibi bu fırsatı çok iyi değerlendirdi.
Aralarında eski Bakanlardan Kürşat
Tüzmen’in de bulunduğu 21 adayın ortaya çıkması, bu kongreyi diğerlerinden
farklı kılmıştı zaten. İlk bakışta adaylar arasında 3 güçlü isim gözüküyordu. Beşiktaş’ın
ve Kulüpler Birliği’nin Başkanı Yıldırım Demirören, Haluk Ulusoy döneminde onun yardımcılığını yapan Ata Aksu ve futbol ailesinin yakinen tanıdığı
Trabzonspor’un eski 2. Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu. Çok değil bir dönem önce
kabinede yer alan ve iktidarın o dönemki güçlü isimlerinden olan Kürşat Tüzmen’i
saymazsak, diğer adayların ismini futbolseverlerin çoğu ilk kez duymuştu.
Onların adaylık için gerekli olan 61 imzayı toplamayı bırakın tek bir imza bile
alamayacağını herkes zaten biliyordu. Kürşat Tüzmen’in bile adaylığı 24 saat
sürmedi!
Bu satırlarda yazdığım “Top
Başbakanın iki dudağı arasında” başlıklı yazımda Haluk Ulusoy’un aday olmayacağını
yazmıştım. Nitekim Ulusoy aday olmadığı gibi, daha önce kendisi ile birlikte
çalışmış olan Ata Aksu yerine, Yıldırım Demirören’i desteklediğini açıkladı.
Bravo Hacıosmanoğlu’na
İİlk aday olarak ortaya çıkan İbrahim Hacıosmanoğlu 60
imza sözünü almasına rağmen, “Bir Trabzonlu ve Trabzonsporlu olarak, Trabzonspor’un açık desteğini almadan,
soyunduğum böylesi bir göreve devam etmek, ilkeli yaşamım adına bana
yakışmazdı.” diyerek adaylardan söz verdikleri ıslak
imzaları bile toplamadan adaylıktan çekilirken, aslında birçok kişinin de
takdirini kazandı.
Ata Aksu Neden Çekildi?
Genel Kurul’dan bir önceki
akşam oldukça hareketli saatler yaşandı. Ata Aksu ve ekibinin 80’e yakın imza alması,
seçimi kesin kazandık gözüyle bakan ve iki süper kulüp takımı dışında, tüm süper
kulüplerle, amatörlerin desteğini alan Yıldırım Demirören ve ekibinin panik
yaşamasına neden oldu. Çünkü isimsiz adaylardan olan ve tek bir imza bile
toplayacağı düşünülmeyen Zafer Murat Mermer’in 30’a yakın imza
topladığı iddia ediliyordu. Kendisine imza verenlerden bir kısmının Yıldırım
Demirören’e de imza verdiğini öğrenen Ata Aksu, tatsız bir sürpriz ile karşılaşmamak
ve kendisini garantiye almak için Zafer Murat Mermer ile birleşme kararı
aldı.
Elinde Spor Toto gibi bir
silahı bulunan ve Yıldırım Demirören’in listesinde yer alan Gençlik Spor Müdürü
Mehmet Baykan, gece geç saatlerde Bank Asya, 2. Lig ve 3. Lig delegelerini acil
olarak toplayarak başka adaylara verdikleri imzaları geri çekmeleri konusunda
ikna etti!
Sonuç olarak Ata Aksu’nun
bu hamle karşısında çekilmekten başka çaresi kalmadı. Böylece Yıldırım
Demirören hiçbir engel, rakip ve korku yaşamadan seçimlere girdi.
Türk Futbolunda Mart 2012
itibariyle yepyeni bir dönem başladı. Bu dönemin futbol ailesine neler
getireceğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Türk Futbolu Lütfi Arıboğan’dan Kurtuldu
Bu kez olaylara iyi
yönünden bakmaya gayret edeceğim. Bir kere her şeyden önce Türk Futbolu
kendisine büyük yaralar veren ve bataklığa sürükleyen Lütfi Arıboğan’dan kurtuldu.
Her ne kadar yeni yönetim kurulunda geçmiş yönetimlerden tortular kalmışsa da yeni
isimlerin kredisi oldukça yüksek olacaktır.
Ancak şöyle bir gerçek var ki bu Genel Kurul'da Galatasaray'ın karşı çıktığı adayın galip gelip, desteklediği adayın hüsrana uğraması, sarı kırmızılı takım adına büyük bir handikap oldu. Geçtiğimiz genel kurulda Fenerbahçe'nin 58. madde kararları karşısında takındığı tavır neticesinde adeta kendi kalesine attığı gol gibi, bu kez de Galatasaray kendi kalesine gol atan kulüp oldu. Yönetim Kurulu'nda tek bir Galatasaraylı'nın dahi olmaması, etkin kurullarda istedikleri isimlerin bulunmaması gelecekte ciddi sıkıntılar oluşturacaktır. Nitekim Galatasaray, Demirören ve çalışma arkadaşlarının şike konusunda alacağı kararlar sonrasında tavrını daha da netleştirecektir.
Dostoyevski’nin dediği
gibi;
Giden dönmeyecekse; kalanların değerini
bileceksin.
Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam edeceksin.
Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam edeceksin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder