Türk Futbolu bugüne kadar hiç yaşamadığı bir krizi yönetmeye
çalışıyor. Yaklaşık 9 aydır sürekli kan
kaybediyor. Alınması gereken kararlar alınamıyor, ortak düşüncede
birleşilemiyor, kamu vicdanı rahatlatılamıyor, hata üstüne hata yapılıyor.
Denizcilik Sektörü de 2008’de çok büyük bir kriz ile karşı
karşıya kaldı. Dünyada baş gösteren global krizden en fazla etkilenen Gemi İnşa
Sanayi oldu. İflas edenler, sektörden
elini ayağını çekenler oldu. Sular duruldu ve şimdi sektör bu krizden çıkmanın
yollarını arıyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Gemi İnşa Sanayicileri Birliği
(GİSBİR)’in medya danışmanı olmam nedeniyle, Deniz Ticaret Odası tarafından
düzenlenen arama konferansına katıldım. Çok eğlenceli, keyifli ve en önemlisi
verimli geçti. Doç. Dr. Oğuz Nuri Babüroğlu önderliğinde gerçekleşen bu çalıştayda
Denizcilik Sektörü içinde yer alan her kesim katkıda bulunmaya çalıştı.
Katılımcılar unvanlarını, servetlerini, görevlerini kapının dışında bırakarak girdiler
çalışmanın yapıldığı salona. Çalışma boyunca Sayın, Bey, Bayan gibi sözcükler
kullanımı kesinlikle yasaktı. Bir memur
genel müdürüne sadece ismi ile “Ali, Veli, Ayşe” şeklinde hitap etti. Bu da
beraberinde kendine güveni ve konuşma özgürlüğünü getirdi.
Bütün çalışma boyunca, benzeri bir çalışmanın niye futbolda
yapılmadığını düşündüm durdum. Bireysel bazda bazı kulüpler kendi sorunlarını
çözmek için bu çalışmadan faydalanmışlar. Örneğin rahmetli Özhan Canaydın
zamanında Galatasaray içine düştüğü ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için
guruplar halinde arama konferansına katılmış. Sonucunu sanırım bugün
görebiliyoruz. Bundan 7- 8 yıl önce iflas etti denilen Galatasaray, bugün 3
büyükler içinde en rahat gözükeni.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına Yıldırım Demirören’in
seçilmesi ile birlikte medyada şike soruşturmasına olan ilgi de bir anda bitti.
Ne yazılı, ne de görsel basında şike haberleri yer bulmaz oldu. Yorumcular bu
işe bulaşmış takımların akıbetini sorgulamazken, yazarlar köşelerinde pembe
tablolar çizmeye başladı.
Neyse ki UEFA Konferansı ülkemizde yapılıyor da aklımız
biraz olsun başımıza geldi. UEFA Genel Sekreteri’nin yaptığı konuşmada
gösterdiği “aba altındaki sopa” biraz olsun bizi tekrar uyandırdı. Bu işlerin
üstünün örtülmeye çalışıldığının o da farkında olacak ki, ‘gerekeni acil olarak
yapın’ uyarısında bulundu.
Türk Futbolunun acilen bir arama konferansına ihtiyacı var. Spor
Bakanı’ndan TFF Başkanı’na hakeminden temsilcisine, teknik adamından medyasına
futbolun bütün paydaşlarının hazır bulunacağı geniş katılımlı bir çalıştay
yapılmalı. Çözüm arayışlarının, formüllerin konuşulacağı bu çalışmada, fikirler
üretilmeli, politika belirlenmeli, anlaşma zemini hazırlanmalı ve beyaz bir
sayfa açılmalı.
Şu an yapıldığı gibi üstü kapanmaya çalışarak, sadece belli
kulüplerin hakkı gözetilerek, gizli kapaklı yapılacak çalışmalar ve alınacak
kararlarla bir yere varılamaz.
Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç’tan bu tür bir
arama konferansı için ön ayak olmasını ve futbolun paydaşlarını bir araya
getirmesini Türk Futbolu adına rica ediyorum. Bunu yapar ve bir de başarıya
ulaşırsa tarihe adını altın harflerle yazdırır.
Çünkü Türk Futbolu el freni
çekilmiş bir yarış arabası gibi ve sürekli patinaj yapıyor. Ya “stop edecek” ya
da “fırlayıp gidecek”.