TFF Ailesinin Saygıdeğer Üyeleri,
Değerli Büyüklerim,
Sevgili Çalışma Arkadaşlarım,
1997 yılından bu yana şirketim Prosentez aracılığıyla hizmet verdiğim ve son iki buçuk yıldır da Yayın Arşiv Dokümantasyon Direktörü olarak bir fiil görev yaptığım TFF çatısından, Yeni Yönetim Kurulumuzun gördüğü lüzum üzerine ve benimle çalışmak istememesi nedeniyle 27 Mart 2008 itibari ile ayrılmış bulunuyorum.
Bu 11 yıl içinde, bu kutsal çatı altında sizlerle çalışmış, tanışmış ve birçoğunuzla yakın ilişkiler kurmuş olmaktan dolayı kendimi şanslı hissediyorum. TFF ailesinin bir parçası olabilmenin haklı gururunu yaşıyorum. Sayısız organizasyonda birlikte çalıştığımız, kimisi artık TFF çatısı altında bile olmayan dostlarım da dahil olmak üzere, iş dışında da bir çok şey paylaştığım dostlarıma ve özellikle kadim dostum, kader arkadaşım, aynı odayı paylaştığım Mustafa Kemal Artalan ile her başım sıkıştığında yardımıma koşan Zeki Çol başta olmak üzere, bana verdiğiniz destek, arkadaşlığınız, yakınlığınız, anlayışınız, sevginiz ve sabrınız için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bilmeyerek ya da istemeyerek sizleri kırdıysam özür dilerim.
Ancak sözleşmemin sona erdirildiğini, Milli Takım kampına gittiğimde elimde bavullarla kapıda kalınca, idari menajerden öğrenmem hiç şık olmadı. Verdiğim emeklerin karşılığında bunu hak etmediğimi, en azından kampa gitmeden önce bağlı bulunduğum yetkili bir ağızdan sözlü dahi olsa bir tebligatın yapılması gerekirdi diye düşünüyorum.
Sayın Metin Kazancıoğlu TFF camiasında 1996 yılında rahmetli Orhan Şahin’den sonra tanıdığım ilk insandır. Kendisini hiçbir zaman bir TFF çalışanı ya da yönetici gibi görmemiş aksine tıpkı yukarıda bahsettiğim satırlarda olduğu gibi, bir ağabey, bir dost, bir arkadaş gibi kendime çok yakın hissetmişimdir. Türk futboluna medya içinde ve dışında, gazeteci olarak 20 yılını vermiş ve herhangi olumsuz bir sebepten dolayı sözleşmesi sona erdirilmemiş biri olarak, TFF Genel Sekreteri Metin Kazancıoğlu’nun tebligat konusunda göstermediği saygıyı, benim canım “Metin Abim” den sevgi dolu bir telefon olarak beklerdim.
Öte yandan, gerek basketbol oynadığı dönemde gazeteci – sporcu, gerek Ülkerspor’da yöneticilik yaptığı dönemde gazeteci idareci, gerekse de TFF Genel Sekreteri olduğunda işveren - çalışan ilişkisinde bir saygıdeğer büyüğüm ve abim olarak görüp sevdiğim, saygımı hiçbir zaman eksik etmediğim Sayın Lutfi Arıboğan’ın, tüm bu süreçlerdeki hukukumuza rağmen, Nisan 2007 den bu yana talep ettiğim sayısız randevu talebine ve maillerime yanıt vermeyerek, TFF Yönetim Kurulu’na girdikten sonra da bambaşka bir insan olması beni derin bir hayal kırıklığına uğratmıştır.
İşte bu sebepler ve yaşananlar yüzünden daha da hassas ve kırgınım. Yüzümde buruk bir tebessüm ile aranızdan ayrılırken bir gün tekrar beraber olmak umuduyla saygılarımı sunarım.
Hakkınızı helal edin…
Cüneyt Yalınkılıç
Yapımcı-Yönetmen-Medya Danışmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder