26 Şubat 2017 Pazar

Türk Futbolunun helvasını bile yiyemedik!


Dostlarım, arkadaşlarım, meslek büyüklerim ısrarla neden şike yazmayı kestiğimi soruyorlar.

Evet, haklılar uzunca bir süredir bu konuda yazmıyorum. Ne yazayım ki? Yazılacak her şeyi yazmışım zaten!

Öncelikle şunu bir kez daha belirteyim. Yerel mahkemelerde alınacak hiç bir karar UEFA ve CAS’ı bağlamaz. Aziz Yıldırım hakkında beraat kararı verilse bile bunun UEFA ve CAS açısından hiç bir anlamı olmayacaktır.


Ülkemiz çok kötü günlerden geçti. 15 Temmuz’da hainler vatanımızı 50 yıl geriye götürmeye çalıştılar. Bunlar içinde her kesimden insanlar vardı. Yargıda başrollerdeydi. Şike davasına bakan hâkimlerin de bu azılı terör örgütü FETÖ’den olmaları beni çok şaşırtmadı.

Algı operasyonundan etkilenen Fenerbahçeli dostlarımız hemen bu işin cemaatin işi olduğundan, siyasi olduğundan, komplo olduğundan bahsedeceklerdir. Nitekim “Kumpas” davası şu sıralarda görülüyor. Bakın UEFA bu konuda çok net. Önüne gelen delillerin hukuki yollarla elde edilip edilmediğini dikkate almaz. Yoldan geçen bir vatandaş dahi bir şike pazarlığını kayıt altına alsa ve UEFA’ya gönderse bu kayıt UEFA’nın tüm kurullarında delil olarak kullanılır. Siyasi olup olmadığına, önüne arkasına bakmaz… Şike var mı yok mu ona bakar.

UEFA YARGIYA TAKILMAZ

 

Ortada bir kumpas var. Aksini iddia edemeyiz. Ancak kumpas delillerin toplanmasında, fiillerin ortaya çıkartılmasında. Olayın kendisi maalesef ki yapılmış durumda. Ortada bir şike, teşvik ve futbol talimatları kitapçığında yapılmaması gerekenlerin gerçekleştirildiği bir durum var. UEFA, FİFA ve ebetteki CAS bunların nasıl ortaya çıktığı ile ilgilenmez. Futbol mercileri için yapılması değil şüphesi bile ceza için yeterlidir. TFF’de böyle yapmalıydı, yapmadı! Bunu ben demiyorum. Talimatlar diyor!

Türk futbolunun iyi yönetilmediğinden, her geçen gün kötüye gittiğinden yıllardır bahsettim. Çırpındım… Haykırdım… Elbette ki bunları yaparken sonucun değişmeyeceğini, beni kimsenin dikkate almayacağını bilerek yaptım. Benimkisi tarihe not düşmekti. İlk kez Hıncal Uluç’un köşesinde okumuştum aşağıdaki hikâyeyi ve çok etkilenmiştim;

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder.
 "Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun ?" diye sorar.
Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi;
"Yaşamaları için" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla;
"İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?" der.
Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi;
"Bak onun için çok şey değişti" karşılığını verir.

Belki de tıpkı bu hikâyedeki gibi birkaç kişiyi aydınlatmaktı asıl amacım. Mesela bu satırları okuyan kişi artık birçok gerçeği görüyor ve daha farklı bakabiliyor yaşananlara…

Ben yıllarca yazdım bu konuyu. Hem de bunları bazıları gibi sadece bugün yapmadım. 3 Temmuz öncesinde yazmaya başladım. Açık açık dillendirdim. “Türk futbolu sakat kalacak” dedim, “Türk futbolu sakat kaldı” dedim... “Türk Futbolu can çekişiyor” dedim. Anlatamadım!

Maalesef Türk Futbolu can vereli çok oldu. Helvasını bile yiyemedik!
2013 Haziran’ında dile getirdik “UEFA bir ilke hazırlanıyor” dedik. “Londra’da değiştirdiği disiplin talimatını ilk kez Fenerbahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere, Türk takımları üzerinde uygulayacak. Birçok takım bir alt ligde mücadele etmek zorunda kalacak” diye uyardık.

Fenerbahçe UEFA’nın başına bela oldu” diye yazmıştım. Gerçekten de UEFA bizden yaka silkti. UEFA’nın şaibelere bulaşmış eski Başkanı Michel Platini’nin belirli bedeller karşılığında ödünler vermesi, süreci ötelemesi bugünkü UEFA yönetiminin fena halde başını ağrıtıyor. CAS’ın önümüzdeki hafta vermesi beklenen kararları UEFA’yı da doğrudan etkiliyecek.

CAS’ın vereceği bu karar çok radikal olacak.  İlk olacak. Büyük bir ihtimalle Türkiye liglerinin yeniden şekillenmesini gerektirecek kararlar alınacak. Çünkü UEFA ilgili kararında yöneticileri şike eylemine karışan tüm kulüpleri küme düşürecek. TFF’nin üyeliğinin askıya alınması da bu seçenekler içinde.

Fenerbahçeliler, Fenerbahçeli” olmak yerine “Azizbahçeli”olunca daha az hasarla atlatabilecekleri bir kazadan pert olup çıkmak üzereler demiştim. Soruşturmada adı geçen diğer kulüpler sadece bir alt lige düşürülerek yırtacakken Fenerbahçe’nin bir alt lige değil, 2 alt lige düşürülmeleri söz konusu olabilir. Bunu daha önce de söylemiştim tekrar ediyorum. Bu da ihtimaller arasında.

SİYASİ KRİZ KAPIDA! 

 


Şimdi bambaşka bir sorun ile karşı karşıyayız. Avrupa ile ilişkilerimizin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir süreçteyiz, gerginlik had safhada. Yetmezmiş gibi bir de bu sorun hortlayacak.
Ülkemiz tarihi ve kritik bir süreçten geçiyor. 16 Nisan’da yönetim şeklimizi yeniden belirleyeceğimiz bir referandum var. Tam bu referandum öncesinde milyonlarca taraftarı ilgilendiren bu negatif kararın açıklanması ne kadar doğru? Ben siyasetten anlamam ama bu siyasilerin epeyce başını ağrıtacağa benziyor. Allah kolaylık versin!