Dostlarım,
arkadaşlarım, meslek büyüklerim ısrarla neden şike yazmayı kestiğimi soruyorlar.
Evet, haklılar uzunca
bir süredir bu konuda yazmıyorum. Ne yazayım ki? Yazılacak her şeyi yazmışım
zaten!
Öncelikle şunu bir kez daha belirteyim. Yerel mahkemelerde
alınacak hiç bir karar UEFA ve CAS’ı bağlamaz. Aziz Yıldırım hakkında beraat
kararı verilse bile bunun UEFA ve CAS açısından hiç bir anlamı olmayacaktır.
Ülkemiz çok kötü günlerden geçti. 15 Temmuz’da hainler
vatanımızı 50 yıl geriye götürmeye çalıştılar. Bunlar içinde her kesimden
insanlar vardı. Yargıda başrollerdeydi. Şike davasına bakan hâkimlerin de bu azılı
terör örgütü FETÖ’den olmaları beni çok şaşırtmadı.
Algı operasyonundan etkilenen Fenerbahçeli dostlarımız hemen
bu işin cemaatin işi olduğundan, siyasi olduğundan, komplo olduğundan
bahsedeceklerdir. Nitekim “Kumpas” davası şu sıralarda görülüyor. Bakın
UEFA bu konuda çok net. Önüne gelen delillerin hukuki yollarla elde edilip
edilmediğini dikkate almaz. Yoldan geçen bir vatandaş dahi bir şike pazarlığını
kayıt altına alsa ve UEFA’ya gönderse bu kayıt UEFA’nın tüm kurullarında delil
olarak kullanılır. Siyasi olup olmadığına, önüne arkasına bakmaz… Şike var mı
yok mu ona bakar.
UEFA YARGIYA TAKILMAZ
Ortada bir kumpas var. Aksini iddia edemeyiz. Ancak kumpas
delillerin toplanmasında, fiillerin ortaya çıkartılmasında. Olayın kendisi
maalesef ki yapılmış durumda. Ortada bir şike, teşvik ve futbol talimatları
kitapçığında yapılmaması gerekenlerin gerçekleştirildiği bir durum var. UEFA,
FİFA ve ebetteki CAS bunların nasıl ortaya çıktığı ile ilgilenmez. Futbol
mercileri için yapılması değil şüphesi bile ceza için yeterlidir. TFF’de böyle
yapmalıydı, yapmadı! Bunu ben demiyorum. Talimatlar diyor!
Türk futbolunun iyi yönetilmediğinden, her geçen gün kötüye gittiğinden
yıllardır bahsettim. Çırpındım… Haykırdım… Elbette ki bunları yaparken sonucun
değişmeyeceğini, beni kimsenin dikkate almayacağını bilerek yaptım. Benimkisi
tarihe not düşmekti. İlk kez Hıncal Uluç’un köşesinde okumuştum aşağıdaki hikâyeyi
ve çok etkilenmiştim;
Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder.
"Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun ?" diye sorar.Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi;"Yaşamaları için" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla;"İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?" der.Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi;
"Bak onun için çok şey değişti" karşılığını verir.
Belki de tıpkı bu hikâyedeki gibi birkaç kişiyi aydınlatmaktı asıl amacım. Mesela bu
satırları okuyan kişi artık birçok gerçeği görüyor ve daha farklı bakabiliyor
yaşananlara…
Ben yıllarca yazdım bu konuyu. Hem de bunları bazıları gibi sadece bugün
yapmadım. 3 Temmuz öncesinde yazmaya başladım. Açık açık dillendirdim. “Türk
futbolu sakat kalacak” dedim, “Türk futbolu sakat kaldı” dedim... “Türk Futbolu
can çekişiyor” dedim. Anlatamadım!
Maalesef Türk Futbolu
can vereli çok oldu. Helvasını bile yiyemedik!
2013 Haziran’ında dile getirdik “UEFA bir ilke hazırlanıyor” dedik. “Londra’da değiştirdiği disiplin
talimatını ilk kez Fenerbahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere, Türk takımları
üzerinde uygulayacak. Birçok takım bir alt ligde mücadele etmek zorunda
kalacak” diye uyardık.
“Fenerbahçe UEFA’nın başına bela oldu” diye
yazmıştım. Gerçekten de UEFA bizden yaka silkti. UEFA’nın şaibelere
bulaşmış eski Başkanı Michel Platini’nin belirli bedeller karşılığında ödünler
vermesi, süreci ötelemesi bugünkü UEFA yönetiminin fena halde başını ağrıtıyor.
CAS’ın önümüzdeki hafta vermesi beklenen kararları UEFA’yı da doğrudan
etkiliyecek.
CAS’ın vereceği bu karar çok radikal olacak. İlk olacak. Büyük bir
ihtimalle Türkiye liglerinin yeniden şekillenmesini gerektirecek kararlar
alınacak. Çünkü UEFA ilgili kararında yöneticileri şike eylemine karışan tüm
kulüpleri küme düşürecek. TFF’nin üyeliğinin askıya alınması da bu seçenekler
içinde.
Fenerbahçeliler, “Fenerbahçeli” olmak yerine “Azizbahçeli”olunca daha az
hasarla atlatabilecekleri bir kazadan pert olup çıkmak üzereler demiştim.
Soruşturmada adı geçen diğer kulüpler sadece bir alt lige düşürülerek
yırtacakken Fenerbahçe’nin bir alt lige değil, 2 alt lige düşürülmeleri söz
konusu olabilir. Bunu daha önce de söylemiştim tekrar ediyorum. Bu da
ihtimaller arasında.
SİYASİ KRİZ KAPIDA!
Şimdi bambaşka bir sorun ile karşı karşıyayız. Avrupa ile ilişkilerimizin
pamuk ipliğine bağlı olduğu bir süreçteyiz, gerginlik had safhada. Yetmezmiş
gibi bir de bu sorun hortlayacak.
Ülkemiz tarihi ve kritik bir süreçten geçiyor. 16 Nisan’da yönetim
şeklimizi yeniden belirleyeceğimiz bir referandum var. Tam bu referandum
öncesinde milyonlarca taraftarı ilgilendiren bu negatif kararın açıklanması ne
kadar doğru? Ben siyasetten anlamam ama bu siyasilerin epeyce başını ağrıtacağa
benziyor. Allah kolaylık versin!