Dünya büyük bir savaş içinde. Hatta daha önce yaşadığımız
dünya savaşlarından bile daha büyük bir savaş bu. “3. Dünya Savaşı” başladı desek yalan söylemiş olmayız.
Ancak bu savaş farklı bir şekilde cereyan ediyor. Savaş tam
anlamıyla teknolojik ve endüstriyel anlamda gerçekleşiyor. Endüstri 4.0 ve insan gücünün iş dünyasından geri çekilmeye
çalışılması, bu savaşın fitilini ateşleyen konulardan biri. Ufkunuzu geniş tutmayı
başarabilirseniz, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz! Elbette
bazı cephelerde sıcak çatışmalarda yok değil.
Türkiye’de
bu savaşın en büyük taraflarından biri. Ve doğal olarak büyük
saldırılara maruz kalıyor.
Amerika ve İngiltere uçuşlarında elektronik cihazlara konulan
yasakta bu çirkin savaşın başka bir yüzü.
Tamamen belgeler ve rakamlar üzerinden konuşacak olursak
durum daha da netleşir. Havacılık ve seyahat üzerine referans kabul edilen
analizler yapan OAG (Official Airline
Guide)’ın araştırma raporları her şeyi açıkça gözler önüne koyuyor zaten.
Türk
Hava Yolları (THY) da uzun bir süredir, tek meydandan en fazla
noktaya uçan havayolu konumuyla dünya lideri durumunda. THY’nin bu güçlü network ağı, tek başına TAV’ın işlettiği İstanbul Atatürk
Havalimanı’nı dünyanın sayılı meydanları arasına taşıyor. İnşaatı devam
etmekte olan 3. havalimanının sunacağı kapasite artışıyla birlikte
İstanbul’dan dünyanın daha fazla noktasına, daha sık aralıklarla uçma imkânı da artacak.
OAG’ın
2015 yılında yayınladığı Megahub (Yolcu Transfer Merkezi) raporuna göre İstanbul Atatürk Havalimanı, Avrupa’da Heathrow'dan sonra 2. Sıradaydı. 2015 yılındaki rapor dünyada büyük
ses getirdi. Bu raporda en hızlı büyüyen havalimanları ve 2010 yılına kıyasla
büyüme oranlarına yer verilmişti. Bu rapora göre Atatürk Havalimanı’ndan 2010 yılında en yoğun günde 30.916 yolcu
taşınırken 2015 yılında yüzde 328 büyüme ile bu sayı 132.355'e çıktı.
Atatürk
Havalimanı 2016 yılının Kasım ayında yayınladığı raporda ise, yapılan
havalimanı saldırısı ve benzeri terör saldırılarına rağmen sadece 3 sıra
gerileyerek 5. sırada yer aldı. 5. sıradaki gerilemiş haliyle bile Madrid, Münih, Roma, Zürih, Moskova
gibi havaalanlarını geride bıraktı. İstanbul’un
bir diğer havaalanı Sabiha Gökçen
ise 2010'da en yoğun günde 3.191 yolcu ile hiç bir listede yokken, yüzde 784
büyüme ile 2015'te 28.199 yolcu sayısına ulaştı ve 2016 yılında Avrupa’nın en
büyük düşük bütçeli hub'ı haline geldi.
Büyük ihtimalle 2016 yılında Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen saldırı olmasaydı İstanbul, Heathrow’u geçerek birinci
sıraya çıkacaktı.
Terör hamlesi beklenenden daha az kötü etki yapınca, B, C, D
planları devreye girmeye başladı.
Almanya Başbakanı Merkel,
mart ayı başında ABD’yi ziyaret
etti. Ve buluşmanın hemen ardından güvenlik gerekçesi gösterilerek uçuşlarda
elektronik cihazlara konulan yasak geldi.
Yasağın ziyaret sonrası açıklanması da bu tezi güçlendiriyor.
Aynı günlerde Hollanda
televizyonlarında 'İstanbul ve Körfez havaalanlarının yükselişinin tüm
Avrupa için bir tehdit olduğuna' ilişkin haberlerin yayınlanması da dikkat
çekti.
Bu yasak; Türkiye,
Mısır, Ürdün, Kuveyt, Fas, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden; Egypt Air, Emirates, Etihad, THY, Kuwait
Airways, Qatar Airways, Royal Aie Maroc, Royal Jordanian Airlines ve Saudi Arabian Airlines şirketlerini
etkileyecek
Qatar,
Emirates, Etihad'ın da dâhil olduğu körfez ülkeleri havayolları
ve ebetteki THY uçaklara devasa
yatırımlar yapıyorlar. En uzun mesafeli ve en konforlu uçakları ilk önce satın
alan havayolları hep bu firmalar oluyor.
Ne ilginç tesadüftür ki dünyanın gerçekleşmiş en uzun süreli
uçuşlarına baktığımızda 30 sıralı bu listede 36 uzun uçuş yer alıyor ve bu
uçuşlardan 13'ü yasaklanan ülkelerden ABD'ye
yapılmış.
Konulan yasağın sadece güvenlik nedeniyle konulduğu
safsatasına beni kimse inandıramaz. Dünyanın birçok havalimanında bulunmuş biri
olarak Atatürk Havalimanı’nda alınan
güvenlik tedbirlerinin, Almanya’da Köln, Düsseldorf, Frankfurt, Münih; İsviçre’de Zürih ve Bassel; Londra’da Heatrow havalimanlarında olmadığını
iddia edebilirim.
Olay sadece güvenlikse daha geçtiğimiz günlerde Paris ve Brüksel’de havalimanlarına saldırı düzenlenmedi mi? Madem
saldırıdan dolayı İstanbul’da
güvenlik zafiyeti bulundu, bu listede Brüksel
havaalanı neden yer almadı? Ya da terörün cirit attığı İsrail'in Tel Aviv Ben
Gurion Havalimanı neden yok?
Daha önce hiç terörist saldırıya maruz kalmamış körfez
ülkelerinin havaalanlarına neden yasak geldi? Emirates olsun, Etihad
olsun bu havayollarının ülkelerinde silah taşımak bile yasak. Bu ülkelerin
havalimanları, (hadi Atatürk Havalimanı’nı geçtik) Heatrow’dan da JFK’den
de 10 kat daha gelişmiş ve teknolojik.
Bu yasaktan sonra Brüksel’den non-stop ABD’ye
uçmak isteyen birisi elini kolunu sallaya sallaya uçabilir. Ayrıca, kabin
içerisinde tehlike arz eden elektronik aletlerin bagajlarda taşınasının neden
sorun teşkil etmediği konusunda da net bir açıklama yapılmış değil.
Yasak ticari bir yasaktır. ABD'nin 'güvenlik' bahanesiyle İstanbul'un
havacılıktaki vizyonunu hedef almasının perde arkasında, rekabet edememesi yatıyor.
Tamamen havayollarının yolcu taşıma kapasitelerinin azaltılması için yapılmış,
dâhiyanece düşünülmüş bir uygulamadır.
Bu yasaklarla birlikte, ABD’ye
bu havaalanlarından yapılan uçuşlar tamamen Avrupa’ya kayacak. 2016 raporuna
göre dünyanın en büyük hub'larında ilk 6 havaalanının tamamı, ilk 15
havaalanının da 12'si ABD
havaalanlarına ait. Dünyanın en büyük 50 havalimanından 44'üne uçan THY, dünya genelinde uluslararası
yolcuların yüzde 78'ine ulaşabiliyor. Gelirlerinin yüzde 90'ını dış uçuşlardan
elde eden THY, en önemli yolcu
segmentlerinden biri olan dıştan dışa transit yolcuda 2016 yılında 20 milyon
yolcuya ulaştı.
Bu arada emirlik ülkeleri ABD’ye yasaklı, ama İngiltere’ye yasaklı değil, niye? Acaba
emirlikleri İngilizler kurduğu için mi? İngiltere’nin bütün ülkeleri
yasaklarken çıkarları olan ülkeleri yasaklamıyor oluşu Batı’nın ikiyüzlülüğünü
bir kez daha gözler önüne serdi.
Bir görüşe göre alınan tedbirler doğru! Bilgisayar yardımıyla
uçak hacklemek mümkün!
Öyle ya Fransa'dan
New York’a 7 saatte uçan adamın
uçağı hacklemek (!) için yeteri kadar zamanı olmayacak, ama 11 saatlik İstanbul - New York uçuşundaki adamın vakti olacak. Tamamen saçmalık çünkü
eğer böyle bir tehlike varsa bu tehlike 16 saatten fazla süren Johannesburg – Atlanta, Hong Kong - New York uçuşunda veya 14
saatlik Taipei - New York uçuşunda
da olabilir.
Bu bir savaş, ülkeler yaptıkları veya yapacağı hamleler ile
milyarlarca doların el değiştirmesine direk etki ediyorlar. Evet gerçekçi
bakmak gerekirse Avrupa’nın bizden "korktuğu" yok ama akılcı bir
biçimde fırsatları değerlendirip, bu savaşta Türkiye’nin ayağını kaydırmak için ellerinden gelen bütün
çirkeflikleri de yapıyorlar.
Karşılığında ne tür pazarlıklar döndüğünü bilemeyiz ama şu
bir gerçek ki bu kesinlikle Avrupa
tarafından tezgâhlanan ve İstanbul
ile Körfez ülkelerindeki
havaalanları ve havayolu şirketlerini hedef alan bir yasak.
Batı’nın, Doğu’da üretilen ve teknik olarak yeterli parçalara
sertifikasyon vermemesi, yeterlilik kurumunu elinde tutup doğulu rakiplerin ürünlerine
sürekli yetersiz, uçamaz, kullanılamaz diyerek sürekli kendi ürünlerini satmak
için baskı yapması bilinen bir gerçekti. Buna reaksiyon göstermesi gereken
ülkelerin de muhakkak birlik olup hareket etmesi gerek.
Bu arada yaşanan bu krizi fırsata çevirmek de mümkün olabilir
elbette. Kırılmasın diye elde bilgisayar taşıyan, ama yorulan insanların da
olduğunu unutmamak lazım. THY bu
konu ile uygulamasında şu anda kısa sürede güzel bir tedbir almış görünüyor.
Uçağa binişe kadar bu cihazları kullanıma izin veriyor, sonrasında özel
koruyucularla, kırılmayacak ve çalınmayacak garantisi vererek, biniş esnasında
topluyor.
Bir de bu uçuşlarda kullandığı uçaklardaki interaktif
sistemleri daha da geliştirir ve hard disk bağlayabilir duruma getirirse bu
durum avantaj haline bile dönebilir.
Tamamlandığında dünyanın en büyüğü olacak İstanbul 3. Havalimanı, uluslararası
transit yolcu piyasasındaki denklemi bütünüyle değiştireceği için, ABD'nin başlattığı ve İngiltere'nin
sürdürdüğü pay kapma savaşına önümüzdeki günlerde diğer ülkelerin de
katılacağını adım gibi biliyorum.
Düşünsenize bu havalimanı havada 10 saat ve üzeri seyahatler
için vazgeçilmez bir transit noktası haline gelecek. Bu uçuşlarda İstanbul'u kullanan Avrupalı yolcular,
evlerine 3 saat erken gidebilecek. Birkaç yıl içinde İstanbul, Avrupa'nın ağırlık merkezine dönüşecek. Uçuşlar
ucuzlayınca yolcular başta Türk Hava
Yolları (THY) olmak üzere
ekonomik uçuşları tercih edecek.
Çünkü bu yasak başta 3. havalimanı ve İstanbul merkezli transit hatlar olmak üzere diğer Müslüman
ülkelerdeki havayolu şirketlerinin zarar etmesini amaçlıyor. Ekonomik
gerekçelerin yanı sıra özellikle Müslüman ülkelerin havayolu şirketlerinin
hedef alınması da Trump öncülüğünde
daha da yükselen İslamafobia'nın farklı bir uygulaması olarak devreye girmiş
durumda.
Kısacası o son havalimanını yapmaya başlamayacaktık!!!