Türkiye Spor Yazarları
Derneği’nin (TSYD) Antalya’da 51.sini düzenlediği seminerde çeşitli oturumlarda
Türk futbolu masaya yatırıldı.
Seminerin hiç şüphesiz
ağır topu Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Türkiye Futbol Direktörü Fatih
Terim’di. Türk futboluna önümüzdeki 7 yıl boyunca yön verecek olan Fatih Hoca
seminer boyunca eğitimin önemine dikkat çekti. Futbolu okullara sokamamaktan
yakındı. Bunları söylerken tablonun vahametinden de üstü kapalı bahsetti. “Eğitim,
Eğitim, Eğitim” vurgusu yaptı.
Geçmişte de futbolda
gelişmiş bir ülke değildik. Ancak 90’lar sonrasında yakaladığımız ivme ve
yapılan atılımlarla, gelişmekte olan ülke konumuna gelmiştik. Zaten bunun
meyvelerini de almış gerek, FIFA sıralamasındaki yerimizle ve de gerek aldığımız
başarılarla bunu yansıtmıştık. Maalesef ülke olarak son 5 yıldır düşüşe geçtik.
Geriye gidiyoruz.
FIFA’nın yayımladığı rakamlara göre Almanya’da
6.308.446, ABD’de 4.186.778 lisanslı futbolcu var. Türkiye ise 53 UEFA ülkesi
arasında lisanslı futbolcu sayısının (273.383) ülke nüfusuna oranında % 0.361
ile 48. sırada. Bu arada lisanslı oyuncu sayısının sadece 3.337 si kadın. Bu da
% 1,22’e karşılık geliyor.
Elbette bizden daha kötü ülkeler de var. Bu
ülkelerin Türkiye’den fakir olduklarını söylemeye gerek yok. Bizden daha kötü
oranı olan ülkeler Kazakistan, Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya ve Moldovya.
Ancak bizim üstümüzde olup bu ülkelerden daha fakir olan ülkeler de var. Yani
neden kesinlikle ekonomik değil. Nitekim tesis ve yatırımlar bakımından biz son
yıllarda fena da sayılmayız.
“Grassroots” futbolda çok
önemli bir kavram. Maalesef ülkemizin bu kavramla tanışması oldukça geç oldu.
Efsane teknik adam, hocaların hocası, rahmetli Gündüz Tekin Onay, “Herkes
için her yerde futbol” felsefesi ve
“Topu kalbine yakın tut” sloganı ile getirdi Türkiye’ye.
“Grassroots” un kelime anlamı çim kökleri. Adından
da anlaşıldığı gibi futbolun temelini oluşturmak asıl hedef. Bir nevi futbol
mühendisliği projesi. Bu amaçla yapılan her türlü sportif veya siyasal bir
organizasyon bu kavramı kapsıyor. İnsanların cinsiyet, yaş ve engel tanımadan
futbol denilen harika oyuna katılımını hedefliyor. Nitelikten çok nicelik ön
planda anlayacağınız. Amaç katılımın en üst düzeye çıkarmaktır. Katılımın
artması ile rekabet ve dolayısı ile nitelik artacaktır.
Gündüz Tekin Onay’ın
sürekli söylediği bir söz vardı ki ben onu kendime felsefe edindim; "Grassroots'un
içinde yer alan bir çocuk iyi bir futbolcu olabilir, iyi bir teknik adam
olabilir iyi bir hakem olabilir, hiçbir şey olamazsa iyi bir seyirci olabilir!
Neden bunları anlattım.
Eğer biz “Grassroots” kavramını önemsemeyi ve özümsemeyi başta TFF olarak
algılabilseydik, bugün sadece Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın konuşulduğu bir futbola değil başarının ve güzel futbolun alkışlandığı bir futbol kültürüne
sahip olacaktık.
Türkiye’de futbolda yalnızca rekabet ve üst düzey yapılanma
olduğu için, ne yazık ki ülkemizde Grassroots içi boş bir kavram. Maalesef Türkiye “Grassroots” hedefine ulaşamadı. Ülke nüfusunun sadece %0,361’ne
lisanslı futbol oynatan bir ülkenin başarıya ulaşması da beklenemez.
FIFA’nın yayımladığı rakamlara göre Almanya’da 6.308.446 ABD’de 4.186.778 lisanslı futbolcu var. Türkiye bu sıralamada 36. sırada.
Neden bu noktada
olduğumuzu anlayabilmeniz için küçük bir örnek de vermek istiyorum. İngiliz
Futbol Federasyonu’nun Grassroots’a ayırdığı yıllık bütçe yaklaşık 180 Milyon
Türk Lirası iken 350 milyon civarında toplam bütçesi olan TFF’nin Grassroots’a
ayırdığı rakam 40 Milyon Türk Lirasını geçmiyor.
Peki bunun aksi beklenebilir
mi? TFF Genel Kurulu’nda taban birlikleri dediğimiz (Futbolcu, Antrenör, Hakem
vb) futbolun en önemli paydaşlarının oy hakının toplam oranı %10’u geçmediği
bir ortamda asla! Profesyonel Kulüp temsilcilerinin kulüp çıkarları için ülke
futbolunu yok saydığı bir Genel Kurul ortamında asla!
Diyebilirsiniz ki kulüpler
olmazsa TFF mi olur? Avrupa’da Futbol Federasyonların Genel Kurulunda
Profesyonel Kulüp temsil oranının %50’nin üstüne çıktığı tek ülke Türkiye
dersem sanırım bunun yanıtını net bir şekilde vermiş olurum.