20 Temmuz 2010 Salı

TFF Genel Kurulu iptal edilecek (mi)?


Türkiye Futbol Federasyonu’nun özerk olduğu tarihten bugüne kadar, yapılan bütün genel kurullarda çeşitli görevlerle bir şekilde yer aldım. Özellikle son 10 yılda yapılan tarihi kongreleri en yakından yaşayan ve tarihe tanıklık yapan insanlardan biriydim. Kavga da gördüm, coşku da… İhanet de gördüm, destek de... Ama hiçbir zaman görmediğim sahneyi bu kez üzülerek de olsa gördüm.  Maalesef TFF tarihinde ilk kez ibra edilmedi. Hem de usulünce yapılmayan ve kuvvetle muhtemel iptal edilecek olan bir Genel Kurul’da.
Aslına bakarsanız böyle bir gelişmeyi ben bekliyordum açıkçası. Görünen köy kılavuz istemiyordu. Genel Kurul öncesinde delegelere gönderilen mali raporlarda her şey apaçık ortadaydı.  TFF tarihinde mali tablo ilk kez zarar gösteriyordu.  Türkiye’nin en büyük gelir kalemlerinden birine sahip olan dev kurumu, milyonlarca dolar gelire, onlarca sponsora ve hatta devletin büyük desteğine karşın zarar içindeydi.  Raporları defalarca incelememe rağmen bu olumsuz tabloya bir türlü anlam veremedim.  Oysaki bir önceki yönetim TFF’yi tarihinin en büyük kârıyla bırakmıştı. Ama gelin görün ki aradan sadece 2 yıl geçmiş olmasına karşın artan sponsorlara rağmen mali tablo içler acısıydı. 

Peki, Genel Kurul neden iptal edilecek? Neden böyle bir beklenti var? Nedeni çok basit! Çünkü Genel Kurul yetkisini kanundan alıyor. Oysaki bu kanun bu kez ayaklar altına alındı; 

Statüde
Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü”nün “Genel Kurul’un Niteliği ve Oluşumu” başlıklı 21. Maddesi 1. Fıkrasında,Genel Kurul, TFF üyelerini temsil eden delegelerden oluşur ve TFF’nin en yetkili karar organıdır.”  ve 2. Fıkrasında,Sadece usulüne uygun olarak toplanan bir Genel Kurul karar alma yetkisine sahiptir.hükümleri yer alır. Yine aynı maddenin 4. Fıkrasında TFF, Genel Kurula ilişkin işlemleri Genel Kurul İç Tüzüğüne uygun olarak yapar. hükmü ile bu genel kurula ilişkin işlemlerin iç tüzüğe göre yapılması gerektiği öngörülmüştür. Bu statünün 22. Maddesinin “Delegeler ve Oylar” başlığı altında düzenlenen maddesinde ise Genel Kurulun, çağrı tarihindeki belirtilen delegelerden oluştuğu belirtilmektedir. Bu maddenin (h) bendinde ise delege olarak Federasyon üyesi Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği başkanı ile beş delegeden bahsedilmektedir. Aynı maddenin 2. Bendinde “DELEGELERİN, TEMSİL ETTİKLERİ ÜYENİN YETKİLİ ORGANI TARAFINDAN TAYİN EDİLMİŞ VEYA SEÇİLMİŞ OLMASI ZORUNLUDUR. Delegeler, Genel Kurulda talep edilmesi halinde bu durumu kanıtlayan delil sunmakla yükümlüdürler.”
denilmekteyken, Genel Kurul’da Faal Futbol Hakemler Derneğinin Başkanı ve yetkili kıldığı 5 delege yer almamaktaydı. Bu üye derneğe, Genel Kurul İç Tüzüğü hükümlerine göre de gerekli tebligatlar yapılmamıştı. Bu nedenlerle; Statü de açıkça belirtildiği üzere sadece usulüne uygun olarak toplanan Genel Kurul karar alma yetkisine sahip olacağından ve bu Genel Kurul usulüne uygun toplanmadığından Genel Kurulun iptal edilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu konuda Genel Kurul’un iptali ile ilgili bir dava açılmış durumda ve 13 Ekim’de duruşması yapılacak. Elbetteki Türk Adaleti en doğru kararı verecektir. Buna en ufak bir şüphe yok. Buradaki asıl soru, neden bu duruma gelindi?
 Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve İBB Başkanı Göksel Gümüşdağ tıpkı bir önceki kongrede olduğu gibi yine başrollerdeydi. Bütün kongrede herkes onların ağzının içine bakıyordu. Onların ve onlara yakın kişilerin belirlediği isimlerden oluşan Divan Başkanlığı muhteşemdi! Divan Başkanlığı verilen önergelerin tümünü inanılmaz bir kıvraklıkla bertaraf etmeyi ve TFF yönetimini kollamayı başardı! Ankaraspor delegeleri, Divan Başkanlığı’na 13 sorudan oluşan bir soru önergesi verdi. Bu 13 soruda içinde bulunulan mali tablo ve yönetim ile ilgili çok ciddi sorular vardı. Divan Başkanlığı TFF Yönetimi’nden statü gereği bu soruları anında yanıtlamasını istemek yerine, traji-komik bir şekilde bunu yazılı olarak yanıtlamasını uygun gördü. Oysaki bu usulen yanlıştı.
Sonuçta 5 Ankaraspor delegesi ile bir TFF eski yöneticisi toplam 6 delege TFF’yi ibra etmedi. Kim bilir belki de sorulan bu sorular, tatmin edici olarak yanıtlanmış olsaydı, bu delegeler her şeye rağmen TFF’yi  ibra edecekti. Hatta bu Genel Kurul’un delege yapısının statüde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak oluşturulmamış olmasına ve muhtemelen 13 Ekim’deki mahkemede iptal edilecek olmasına rağmen.
Bakalım zaman ne gösterecek. Hep birlikte göreceğiz.

11 Temmuz 2010 Pazar

Devlet uyuma, kulübüme sahip çık

Gençleri kötülüklerden, alkolden, uyuşturucudan ve sigaradan uzak tutmanın en iyi yolu hiç şüphesiz spordur. Sanatsal ve kültürel aktiviteler de hiç şüphesiz spor kadar önemli olsa da, bu konuda sporun eline su dökemezler. Spor yapan kişi sosyal yaşantısına dikkat etmek, bedensel ve ruhsal olarak daima hazır olmak zorundadır. Bu nedenle her türlü kendine zarar verecek unsurlardan doğal olarak uzak durmaktadır. Sporcu Alkolden ve uyuşturucudan uzak durur. Sosyal çevresi genişler. Saygıyı ve ahlakı yaşayarak öğrenir.  

Nitekim Devletimiz de Anayasamızın 59. maddesiyle sporun geliştirilmesini sağlamak zorundadır. 59. Madde aynen şu şekildedir;  Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.

TAPDK diye bir kurumun adını duydunuz mu hiç? Varlığından haberdar mısınız?
Birçoğunuzun bu harf yığının ne anlama geldiği konusunda bir fikri olduğunu sanmıyorum. Hatta ilk kez duyduğunuzu iddia bile edebilirim. TAPDK,  Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kısaltılmış hali. Yani devletin bir kurumu, bir anlamda DEVLET. Bu kurum düşünmüş taşınmış, gençlerimizi alkolden korumanın en iyi yolu nedir deyip bir dizi düzenleme hazırlamış.
TAPDK yeni düzenlemeleri nedeniyle uzun yıllardır Türkiye Basketboluna hizmet veren Efes Pilsen Spor Kulübü, kapanma tehlikesiyle yüz yüze bulunuyor.
Peki Efes Pilsen deyince aklınıza ne geliyor?
Şuna yüzde yüz eminim ki bu satırları okuyan herkesin ağzından bu soru karşısında, Basketbol, Koraç Kupası, Hidayet, Avrupa’da başarı gibi sportif kelimeler dökülüyor. Kimsenin aklına ilk planda alkollü bir içki markası geldiğini sanmıyorum.
Hepiniz biliyorsunuzdur ama ben bilgilerinizi tazelemek adına yer avantajımı da kullanarak bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
 Ülke sporunun gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 1976 yılında kurulan Efes Pilsen Spor Kulübü, kurulduğu günden beri sayısız başarıya imza attı. Türk spor tarihinde ilk kez bir Avrupa Kupası kazanan takım olma unvanını alan Efes Pilsen Spor Kulübü, birçok kez Türkiye Şampiyonluğu, Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Türkiye Kupası kazandı ve defalarca yurtdışında Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Altyapı takımlarında oynayan sayısız oyuncusu ile Türk Milli Basketbol takımlarına sürekli oyuncu yetiştiren Efes Pilsen ayrıca FIBA ve NBA nezdinde Avrupa’nın en prestijli basketbol takımı. Son derece başarılı bir sosyal sorumluluk örneği olan Efes İle İlk Adım Basketbol Okulları ile birçok ilimizde binlerce genci ücretsiz olarak basketbol ile tanıştırdı ve hayatlarına sporu soktu. Efes Pilsen Basketbol Kulübü’nün Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa düzenlediği Efes İle İlk Adım Basketbol Okulları, 31 ilde 33 merkezde yaklaşık 15 bin gence ücretsiz basketbol eğitimi verdi.
İşte böyle bir marka Efes Pilsen.  Ticari markasının çok üstüne geçmiş olan sportif bir marka. Yılda yaklaşık 40 milyon dolara yakın spora para akıtan belki de tek marka.

İşte bu adını ilk kez duyduğunuzu sandığım TAPDK’nın yeni düzenlemesinin yasalaşması halinde, metnin 24. maddesinin (e) fıkrası ile yıllardır Türkiye’de basketbolun gelişimine büyük katkılar sağlayan Efes Pilsen Spor Kulübü’nün faaliyetleri sona erdirilecek. Bu düzenleme, aralarında her yıl başarıyla düzenlenen ve Türk Milli Basketbol Takımı ile diğer ülke milli basketbol takımlarının katıldığı Efes Pilsen World Cup organizasyonunun bulunduğu diğer spor sponsorlukları da sonlandıracaktır.
 
Yahu sen Devlet olarak sporu destekleyecek yeni sponsorlar bulacağına, hatta alkolü içecek markalarını bu konuda zorunlu olarak sporun içine çekeceğine, uzaklaştırıyorsun. Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir mantık!